İstediği şarkıcıyı liste başı yapan patronların, üyelerinin kaç albüm sattığını bilmeyen meslek birliklerinin bulunduğu bir ülkede kimse, "Halk bunu sever," diye sallamasın.
Müzik yapmak için ses güzelliği birinci şart değildir. Öyle olsa herkes opera söylerdi, konu kapanırdı. Ya da Sertab gibi onlarca şarkıcı olurdu ve sıkıntıdan patlardık. Bob Dylan, Leonard Cohen, Tom Waits, Sex Pistols, The Cure gibi dünya çapında ses getirmiş isimlerden tutun da bizim çok yakından tanıyıp, dinleyip bağrımıza bastığımız Bülent Ortaçgil'den Fikret Kızılok'a kadar kimse müzik yapamazdı. O yüzden
Şarkı Söylemek Lazım yarışmasının jürisinde, kafasını saplantılı bir şekilde ses güzelliğine takmış, oktav yarışı yapan jüri üyeleri, büyük bir yanlış içinde. Bu kafada olduklarından, yıllarca prodüktörlük yapmış ve pop müzik piyasasına yön vermesi gereken bu müzik adamlarının ortaya çıkardığı ve başarı kazanmış tek isim yok. Karşılarına ses güzelliği parametresi dışında bir veriyle gelenleri anlamaktan acizler. Sezen türevleri dışında, pek bir çeşit çıkmamıştır.
İŞİN KOLAYINA KAÇILIYOR
"Türk milleti şunu dinler, bunu sever,'' diyenlerin de işkembeden salladığını ve işin kolayına kaçtığını Kral TV tartışması sayesinde bir daha anladık. İstediği şarkıcıyı ruh haline göre liste başı yapan patronların, üyelerinin kaç albüm sattığını hesaplamaktan ve açıklamaktan aciz meslek birliklerinin bulunduğu bir ülkede, kimse hiçbir şeyden bu kadar emin olmamalı. Bu söylediklerimin
Şarkı Söylemek Lazım yarışmasıyla bir ilgisi yok. Bir kere daha söylüyorum bu bir eğlence programı ve gayet de başarılı. Sadece, jürideki müzik insanlarını izleyerek Türkiye'de müzik yapımcılığının ne kadar yanlış yapıldığını bir kez daha görmüş oldum.
Bugünkü Tüm Yazıları
Türk popuna yeni bir soluk getirmek lazım!
Yayın tarihi: 11 Mayıs 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/11/cm/haber,6DB3A39B21164485BBE8D594DE89D540.html
Tüm hakları saklıdır.