Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, ''Elimizdeki verilere göre halen 3 bin 500 ile 3 bin 800 arasında PKK teröristi Irak'ın kuzeyindeki kamplarda barınmakta, lojistik, silah ve mühimmat ihtiyaçlarını bu bölgeden karşılamaktadırlar. Üzücü olan nokta, Türkiye'nin Irak'ın güvenliği, refah ve istikrarına katkı yapmak için tüm imkanlarını seferber etmesine rağmen Irak makamlarının kendi topraklarındaki PKK faaliyetlerini önlemek için hiçbir çaba içinde olmamalarıdır'' dedi.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde düzenlenen ''2. İstanbul Demokrasi ve Küresel Güvenlik Konferansı''nın Türker İnanoğlu Maslak Show Center'daki açılışında konuşan Gül, günümüzde güvenlik ile demokrasi arasındaki ilişkinin yoğun olarak tartışıldığını, bu konferansın da bu tartışmaya katkı yapacağına inandığını söyledi.
Konferansa hükümetin büyük önem verdiğini dile getiren Gül, konferansı düzenleyen İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'ne teşekkür etti.
Gül, tüm hükümetlerin sorumluluğu ve hedefinin vatandaşları için daha güvenli ve yaşanabilir bir dünya oluşturmak olduğunu dile getirerek, ''Daha iyi bir dünya, terörün kol gezmediği, vatandaşlarımızın bombalı saldırılara maruz kalmadığı, çocuklarımızın uyuşturucu ağına düşmediği, şiddetin ve zorbalığın hakim olmadığı, vatandaşın huzur içinde yaşadığı güvenli bir dünyadır'' dedi.
Daha iyi bir dünyanın aynı zamanda hukuk düzeninin egemen olduğu bir dünya olduğunu ifade eden Gül, hukukun üstünlüğünün teminatının da demokrasiyi ve hukuku gözetip geliştiren devletler olduğunu kaydetti.Gül, günümüz dünyasında tehditlerin giderek sınır aşan karmaşık ve asimetrik bir niteliğe büründüğünü, hiçbirinin 11 Eylül'ü tahmin edemediğini, bundan sonra da neler olabileceğini tahmin etmenin pek kolay olmadığını ifade etti.
Bu durumun kendilerine bu sorunlarla mücadelede en az söz konusu tehditler kadar çok boyutlu ve koordineli politikalar geliştirmek zorunda bıraktığına işaret eden Gül, güvenliği tehdit eden sorunlar ve bu sorunlarla mücadele için geliştirilen tekniklerin uluslararası kamuoyuna haklı olarak güvenlik ile demokrasi arasında bir çelişki olup olmadığı tartışmasına yönelttiğini kaydetti.
Gül, demokrasilerde bu tür tartışmaların gerekli ve memnuniyet verici olduğunu, konferansta da bu tartışmaya katkıda bulunacak fikirler üretileceğini söyledi.
TERÖRLE MÜCADELE VE DEMOKRASİ
Güvenlik ve demokrasi arasında bir çatışma değil, aksine tamamlayıcılık olduğunu düşündüklerini ifade eden Gül, ''Demokrasi ve demokratikleşme tek başına terörü durdurmaya yetmez. Ancak teröristleri izole eder. Terörle mücadele ederken demokrasiden taviz vermek düşülmemesi gereken bir tuzaktır'' dedi.
Terörizm başta olmak üzere nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların yayılması, örgütlü suçlar gibi ulusal ve uluslararası güvenliği tehdit eden sorunları önlemek ve ortadan kaldırmak için her yıl milyarlarca dolar harcandığına işaret eden Gül, hükümetin de şiddet ve suçun kökeninde yatan nedenlerle mücadele etmek için mümkün olan her türlü imkanı seferber ettiğini söyledi.
Gül, refah ve kalkınma için harcanacak kaynakları maalesef terör ve şiddetle mücadeleye ayırmak zorunda kaldıklarını vurgulayarak, son yıllarda Türkiye'de gerçekleştirilen hukuki ve idari reformlar ile taraf olunan uluslararası anlaşmaların Türkiye'nin bir yandan temel hak ve özgürlüklerini kararlılıkla geliştirirken diğer yandan da terörizm ve suçun her biçimiyle mücadele etme taahhüdünün kanıtları olduğunu belirtti.
SON DÖNEMDEKİ BAŞARILAR
Abdullah Gül, 1970'lerden beri terörizmle mücadele eden ve coğrafi konumu nedeniyle organize suç güzergahlarının kavşağında bulunan Türkiye'nin, bu tehditlerle mücadelede uluslararası işbirliği ve dayanışmanın önde gelen savunucularından olduğunu belirtti.
Türkiye'nin bu alanda büyük ölçüde kendi öz kaynakları ile sarf ettiği çabalar ve elde ettiği sonuçların sadece kendi halkı için değil, diğer ülkeler için de olumlu getirileri bulunduğunu dile getiren Gül, bu çerçevede son dönemde elde edilen başarılara ilişkin bilgi verdi.Polis ve gümrük teşkilatlarının sadece 2005 yılında Türkiye üzerinden geçirilmeye çalışılan 8 bin 200 kilogram eroin ele geçirdiğini belirten Gül, bu miktarın aynı yıl 25 Avrupa Birliği ülkesinde ele geçirilen eroin miktarının yüzde 91'ine tekabül ettiğini söyledi. Gül, bunun aynı zamanda Balkanlar üzerinden gerçekleştirilen kaçakçılıkta ele geçirilen eroin miktarının da yüzde 53'ünü teşkil ettiğini kaydetti.
Geçen 3 yıl boyunca yasa dışı suç örgütlerine karşı düzenlenen yaklaşık 11 bin operasyonda, 170 binden fazla yasa dışı göçmen yakalandığını, 800 kadar insan ticareti mağdurunun tespit edilerek bunlara ihtiyaç duydukları yardım ve desteğin ilgili makamlarca sağlandığını anlatan Gül, örgütlü suçlarla mücadelede önemli başarılar kazanan Türkiye'nin, uzun yıllardır terörizmle de her türlü mücadeleyi ettiğini, etmeye de devam ettiğini bildirdi.
ÖRGÜTLÜ SUÇLARLA MÜCADELEDE BAŞARI
Abdullah Gül, ''Türkiye bu terör belasından çok çekmiştir ve hala da çekmektedir'' dedi.
Ermeni terör örgütlerinin 1970'li yılların ortalarından itibaren 34 diplomatı ve aile fertlerini şehit ettiğini, 2003 yılında İstanbul'da meydana gelen ve 57 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırılarla Türkiye'nin El-Kaide'nin terör hedeflerinden biri olduğunu belirten Gül, diğer taraftan kanlı saldırılarını 1984 yılında başlatan PKK terör örgütü ve uzantılarının acımasızca masum sivilleri ve güvenlik güçlerini hedef almayı sürdürdüğünü kaydetti.
Gül, PKK terör örgütünün saldırıları nedeniyle 23 yıl içinde aralarında çok sayıda çocuk, kadın ve bebeğin de bulunduğu 35 binden fazla vatandaşın hayatını kaybettiğini söyledi.
Terör örgütünün gerek büyük şehirlerde, gerek kırsal bölgelerde gerçekleştirdiği eylemlerde son dönemde tekrar artış görüldüğüne işaret eden Gül, ''Bu saldırılar, terör örgütünün komşumuz Irak'ın kuzeyinde yuvalanmasında ve hiçbir engellemeye maruz kalmadan hareket edebilmesinden kaynaklandığı verilerle sabittir'' diye konuştu.Abdullah Gül, 2006 yılında güvenlik güçleri tarafından terör örgütü PKK'ya karşı yürütülen operasyonlarda ele geçirilen Irak menşeyli plastik patlayıcı miktarının toplam 2 tona ulaştığını ve bunun ne anlama geldiğini en iyi bu salonda bulunanların anlayarak değerlendireceğini söyledi. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Elimizdeki verilere göre halen 3 bin 500 ile 3 bin 800 arasında PKK teröristi Irak'ın kuzeyindeki kamplarda barınmakta, lojistik, silah ve mühimmat ihtiyaçlarını bu bölgeden karşılamaktadırlar. Üzücü olan nokta, Türkiye'nin Irak'ın güvenliği, refah ve istikrarına katkı yapmak için tüm imkanlarını seferber etmesine rağmen Irak makamlarının kendi topraklarındaki PKK faaliyetlerini önlemek için hiçbir çaba içinde olmamalarıdır. Saddam rejimine karşı Irak'ın kuzeyinde kalan insanların karşı karşıya kaldıkları saldırılarda Türkiye'nin bu insanlara bir gecede kucak açtığını ve yıllarca misafir ettiğini hatırlatmak istiyorum. Türkiye olarak beklentimiz, Irak hükümetinin kendi sınırlarını kontrol edebilmesi, bunu yapmaz, yapamaz ise koalisyon kuvvetlerinin bunu gerçekleştirmesi, bunun da olmaması halinde sorunu halledebilecek olanlarla işbirliği içine girebilmeleridir. Bu vesileyle bir kez daha vurgulamak isterim ki, Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur. Komşumuz Irak ile de bir sınır sorunumuz bulunmamaktadır. Ancak hükümetimiz, vatandaşlarının güvenliğinin sağlanması konusunda gerekli her türlü tedbiri alma konusunda da kararlıdır. Türk halkı da diğer tüm halklar gibi terör tehlikesini hissetmeden yaşama hakkına sahiptir. Biz halkımızın güvenliğini sağlamak için ne gerekiyorsa yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.''
Yayın tarihi: 14 Haziran 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/14//haber,E8AE49EC45224563A00CBC450DDCF7D1.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.