Yaz ve ölüm...
Çeşme ve Alaçatı'yı da içine alan Körfez'in 'Beyoğlu'su dün sabaha karşı öldü, ikindi vakti Alaçatı'da toprağa verildi.
80 yaşında ve bir yıldır kanserle mücadele eden birinin ölümü insana garip gelmiyor ama hikayesi çok şey anlatıyor.
Size, hayata inanmak, hayata asılmak ve yaşamın nasıl bittiğine değil de nasıl geçtiğine bakmak için çok şey söyleyen bir öykü anlatacağım...
'Beyoğlu', adı üstünde bir Bey'in oğlu.
Asılları Saraybosna' ya uzanıyor. Kurtuluş Savaşı' ndan sonra ailece Alaçatı' ya yerleşmişler.
Beyoğlu burada doğuyor. Birbirine yaslanarak ayakta duran taş evlerden birinde.
Bir beyin oğlu nasıl büyürse öyle büyüyor. Ta ki 9 yaşına kadar...
Sonra okul sıralarında Halide Hanım' ı görüyor.
Babası ister bey olsun, ister ırgat, her erkeğin bir ilk aşkı vardır.
Bizim Beyoğlu'nun ilk aşkı aynı zamanda son aşkı oluyor.
Dün sabah hayata veda ederken 71 yıllık aşkının kollarında son nefesini veriyor.
İnsanlar ölüm acısını anılarla hafifletmeye çalışırlar.
Bizim Beyoğlu'nun en çok anlatılan hikayesi de okul yıllarına ait.
Okul bahçesinde sıraya girerlerken Halide Hanım' ın elini kimseler tutmasın diye parayla yanındaki yeri satın alırmış.
Neyse Beyoğlu 15 yaşında muradına ermiş, Halide Hanım ile dünya evine girmiş...
Birlikte geçirdikleri 71 yıla dair söylenecek şey çok var ama bazen sözün hükmü kalmıyor...
Sadece ölüme beş kala yaşanan bir an anlatılmalı...
Çocuklar, torunlar, hatta torun çocukları varken ve öleceğini bilirken, bir insanın karısına dönüp, "Hiçbir şeye üzülmüyorum ama sen yalnız kalacaksın diye çok üzülüyorum" demesi zordur.
Yani 9 yaşındaki Beyoğlu ile 80 yaşındaki Beyoğlu ne kadar aynı ve ne kadar gerçekmiş...
Beyoğlu'nun son sorduğu soru "CHP nasıl gidiyor?" olmuş...
"İyi" demişler...
Üzmemek için mi, yoksa gerçekten öyle mi?
Hayat devam ediyor, soru 23 Temmuz'da doğru yanıtını bulacak.
Beyoğlu'nun mezarına biri doğru yanıtı götürür mü acaba?
Dün Alaçatı'nın daracık sokaklarından birine atılan sandalyelerde oturanlar Beyoğlu'nun hikâyelerini anlatıyordu.
Yazın ilk konukları için meydandaki kafelere dondurma ve içecek taşıyan kamyonlarsa sandalyeleri yalayarak sokaktan geçiyordu.
Ölüm ve yaz yan yana... Güneş bedenleri, ateş düştüğü yeri yakıyor.Yaşamın nasıl bittiğine değil de nasıl geçtiğine bakmalı insan..En çok da Halide Hanım'
ın başı sağ olsun...
Yayın tarihi: 14 Haziran 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/14//haber,A4B23DE791484EBEB668BF057DE709B3.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.