kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Haziran 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Partili kadınlar özgür, eğitimli katılımcı Türkiye istiyor

İşçi Partisi: Şule Perinçek (Gazeteci)..
1- Türkiye'nin bugününü, siz hangi açıdan değerlendiriyorsunuz?
2- Laik refleksin simgesi haline gelen mitinglerin mimarının kadınlar olması sizce ne anlama geliyor?
3- Seçildiğiniz takdirde kadınlar için ne yapacaksınız?
4- Kadın dışı, farklı projelerinizin üst başlıkları neler?
5- Liderinizle bağınızı nasıl betimlersiniz?
6- Sizce seçimler nasıl sonuçlanacak?
7- Sloganınız?

1)
Türkiye bugün bir yol ayrımına gelmiştir. Ya bağımsız, başı dik, sırtı pek, yaşam güvencesinde olmayı seçecektir, ya da 'onurlu' (ben buna elmaşekerli demeyi yeğliyorum) veya doğrudan ABD, AB boyunduruğuna girmeyi. Bu açıdan 2007 seçimi, rastgele bir milletvekili seçimi değildir. Her oy sahibi, memleketin geleceğiyle ilgili yükümlülük altındadır. "Elim kırılsaydı," diyecek lüksümüz kalmamıştır.
2) Eğer bağımsız olmazsanız, laik olup olmayacağınız bile 'bağımlı' olduğunuz başkalarıyla 'uyum çerçevesinde' belirlenir. Namazımızı özgürce kılmak için de özgür vatan toprağına ihtiyacımız var. Satanlara karşı birlikte saf tutarız. Alandan kabaran dip dalgası bunun bilincindeydi. Bu refleks gerçekten de kürsüye giderek kendini dayattı: Biz kadınlar hür yaşamışız, hür yaşarız. Bizi kökümüzden koparamadılar, koparamazlar. Başımıza çuvalı geçirmeye kalkışana da, göbeğimizi açtırana da öyle bir şamar indiririz ki neye uğradıklarını şaşırırlar. Bu memleket kadınların onurudur.
3) Ben konu mankeni değilim. Koca bir programım var. Bizim partide en zor iştir, manken bulmak. Bizim Meclis'e girdiğimizin ertesi günü sesimizi duyarsınız. Elimde önergelerim bile hazır. Kadınların ayaklarına taş bağlayan siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel bütün engelleri kaldırmak için mücadele vereceğiz.
4) İşsizlik, kadın erkek eşitsizliğinin önündeki en önemli engel. Milli ekonomiyle, milli eğitimle çözüm o kadar kolay ki... Kaynaklar hazır; yalnızca kimin cebine gideceğine karar vereceksiniz. Şehit olan gül yüzlü oğullarımız, dışarıdan pimi çekilen bombalarla yaşamını kaybeden gelin kızlarımız... Ana yüreği başka yanar. Hangi birini sayayım. Kendi kendime diyorum ki "Mutlaka orada olmam lazım". "Hadi," deseniz koşup Ankara'ya, Meclis'e girivereceğim.
5) Evet, bu benim için biraz özel bir soru. Herkesin bildiği gerçeği sizden neden saklayayım. Genel Başkanımızla birbirimize 35 yıldır âşığız. Çoluk çocuğun eğlencesi olacak derecede... Neyse, bu memleket aşkından bağımsız değil, ama ayrı elbette. Ben 37 yıldır aktif, örgütlü siyasi mücadelenin içindeyim. Üstelik bizim partide kimse size "Genel başkan karısı" diye paye vermez. Yerini doldurmayan kadına en başta ben karşı çıkarım. Biz göstermelik oyun oynamıyoruz ki... Bir sorumluğumuz var. Birbirimizin başarılarının arkasında değil, yanında olduk. Evde genel başkanla tartışmamız hemen hiç olmaz, ama parti kurumlarında çok sertleştiğimiz bile olmuştur. Yeri geldiğinde, eleştiride gözümüzün yaşına bakmayız.
6) Ben siyaseti bir bilim olarak görüyorum, onun için nesnelim. İşçi Partisi kesin kararlı olanların oylarıyla barajı aşmanın kıyısına gelmiştir. Gönül ve vicdan oylarının da, bir oy bir oydur diyerek kişilikli ve matematiksel olarak kullanılacağına güveniyorum. Mutlaka Meclis'te olmak istiyorum. Çünkü bir tek biz başkayız.
7) Ne ABD, ne AB, bağımsız, başı dik, sırtı pek Türkiye!

Gül tartan demokrasi
İlk önce şu dışarıdan 'uyum yasalarıyla' önüme uzatılan resimleri yırtar atarım. Bembeyaz bir kâğıda, ayakları bolluk bereket içindeki Türkiye toprağına basan, başı ve sıkı sıkıya yapıştığı bayrağı gökyüzüne değen, gözü engin ufuklarda, elindeki teraziyle gülü gülle tartan bir kadın çizerdim.
Haberin fotoğrafları