kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Haziran 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'Diğer tasarımcılar beni kıskanıyor'

Eylem BİLGİÇ
Bir Türk firması için tasarladığı banyo koleksiyonuyla Time'ın en iyi tasarımcılar listesine giren Ross Lovegrove, 'Tanınmamış bir markayla ne işin var?' diyenlerin şimdi kendisini kıskandığını söylüyor '..
Onun için tasarım dehası deniyor. Dekorasyon objelerinden bisküviye kadar tasarlamadığı şey neredeyse yok gibi. Dünyanın en iyi tasarımcıları arasında gösteriliyor ve Apple, Louis Vuitton, Hermes, Dupont gibi pek çok ünlü markanın ürünlerinde imzası bulunuyor. Tasarım dünyasıyla iç içe olanlar zaten onu çok iyi tanıyor ama çoğumuz Lovegrove'u Vitra için tasarladığı ve kendisine birçok ödül kazandıran banyo koleksiyonuyla keşfettik. Lovegrove'la, bir İstanbul ziyareti sırasında tasarımı ve bitmeyen adrenalini konuştuk...

- Tasarım sizin için ne ifade ediyor? - 20 yıl önceki tasarım anlayışıyla bugünkü arasında büyük bir fark var. Tasarımcılar artık futbolcular kadar popüler hale geldi. Bugün tasarımcı olmak büyük bir endüstriyi elinde bulundurmak ve küresel bir fenomen olmak anlamına geliyor. Bir şeyi farklı göstermenin, hissettirmenin bir tür sihir olduğunu düşünüyorum.

- Sizce sanatla tasarım ne kadar iç içe? - Moda tasarımcısı Issey Miyake, bir söyleşisinde "Ben sanatçı değilim, tasarımcıyım," dedi. Bu beni şoke etti. Çünkü ben onun hep sanatla tasarım arasında bir köprü olduğunu düşünüyordum, hatta benim rol modelimdi diyebilirim. Ama o çok açık bir şekilde sanatçı değil tasarımcı olduğunu söyledi. Bu da "Hey belki de tasarımcı olmak o kadar da kötü bir şey değildir," diye düşünmeme neden oldu. Bence tasarım, sanatın bir parçası. Benim yaptığım da sanatla endüstriyi buluşturmak, günlük kullanılır hale getirmek. İnsanlar benim tasarımlarımı sanat diye ciddi paralara satın alıyorlar.

O DA BİR NEVİ YILDIZ

- Bugüne kadar imzanızı attığınız tasarımlar içinde 'İşte budur!' dediğiniz bir tanesi var mı? - Ben hiçbir zaman geriye bakmam. Geriye bakarsanız yaşlanırsınız çünkü. Ama tasarlamadığım pek bir şey kalmadı herhalde. Bazı tasarımcılar objelerden bir liste oluşturup, bunu da tasarladım, şunu da tasarladım diye yanlarına çentik atarlar. Ama ben öyle yapmıyorum, çünkü neler yaptığımla ilgilenmiyorum.

- Son zamanlarda üzerinde çalıştığınız bir tasarımdan örnek vermenizi istesem... - Örneğin bir sanat şehri olan Viyana'daki bir cadde için ışıklandırma tasarlamamı istediler. Tasarladığım ışıklandırma güneş enerjisiyle çalışıyor ve üzerinde, dileyenin telefonunu şarj edebileceği bir sistem bulunuyor.

- Belki de Vitra daha önce duymadığınız ve çalıştığınız pek çok markayla mukayese edilmeyecek bir şirketti. Projeyi kabul ederken çekinceleriniz oldu mu? - Tabii oldu, sonuçta yeni bir marka. Pek çok insan, diğer tasarımcılar bana "Ne yapıyorsun, niye böyle tanınmamış bir markayla çalışıyorsun?" diye sordu. Bu sıradan bir insanın George Clooney'le fotoğraf çektirmesine benziyor. George Clooney'in yanında durduğu için o da dikkat çeker. Bu benim gibi isim yapmış tasarımcılar için de geçerli, insanlar bizi yıldız gibi görüyor. Bazı markalar benim gibi insanlarla çalışarak, olduklarından daha iyi görünmeye çabalar. Paul McMillan bu soruyu bana değil de başka bir tasarımcıya sorsaydı çoğunluğu "Hayır," derdi. Ama dün "Ne yapıyorsun?" diyenler bugün beni kıskanıyor.

- Bugünlerde kaç tasarım üzerinde çalışıyorsunuz? - Bunu düşünmem gerekiyor. Sanırım şu an aşağı yukarı 100 farklı ürün üzerinde çalışıyorum. Bunun içinde ışıklandırma, bavul, rüzgâr gülü, kapı kolu, bisiklet gibi pek çok ürün var.

- Kendinizi nasıl şarj ediyorsunuz? - Genelde günde sadece ikidört saat uyuyorum. Sürekli bir yerden bir yere seyahat ediyorum. Bu fırsatlara sahip olmak için tüm hayatım boyunca çalıştım. Şimdi yatağa uzanıp kalamam, zaten beynimi de kapatamıyorum. Yani ben sadece çalışarak şarj olabiliyorum.

- Bir gün yorgunluktan düşüp kalmaktan korkmuyor musunuz? - Kadınların muayen günleri gibi, ayda bir gün kendime izin veriyorum. Ama beynimin sürekli çalışması beni canlı tutuyor, bana enerji veriyor. Bu nedenle düşüp kalmaktan korkmuyorum açıkçası.

- Aileniz bu kadar çok çalışmanıza ne diyor? - Bu durumdan gayet memnunlar. Çünkü onlara sunduğum hayatın ancak bu şekilde devam edebileceğini biliyorlar. Benim amacım dünyanın bir numaralı, en saygı duyulan tasarımcısı olmak, tasarımlarımla evrene ve insanlara yardım etmek. Eşim ve oğlum, çalışmazsam mutsuz olacağımı biliyor.

- Bu ilişkileri taze tutmanın da iyi bir yolu sanırım... - Kesinlikle evet. Çünkü ben, her insanın kendi bağımsız hayatının olması gerektiğine inanıyorum. Örneğin bir erkeğin eşime bakması beni rahatsız etmez. Hatta geçen gün İsveç Kralı'yla yemek yedik. Kral flört etmeyi çok seviyor ve eşimle çok ilgilendi, hatta onunla flört etti diyebilirim. "Hey ne yapıyorsun, o benim karım!" diyebilirdim ama demedim, çünkü bu beni rahatsız etmedi. Çünkü her insanın özgür olduğuna ve ne yapacağına kendisinin karar vereceğine inanıyorum ben.
Haberin fotoğrafları