Esprili kodlar sayesinde çok kolay anlaştık
Cannes'da oyunculuğu ve güzelliği ile dikkat çeken Nurgül Yeşilçay: Fatih Akın'la çalışmak çok rahat ve çok keyifliydi. Rolüme hazırlanırken 'Lara Croft', 'Scarface' gibi esprili kodlar bulup, bir anlaşma biçimi geliştirdik..
İLİŞKİLİ HABERLER
Esprili kodlar sayesinde çok kolay anlaştık
Nurgül Yeşilçay, güzelliğiyle olduğu kadar oyunculuyla da Cannes'da ilgi topluyor. Fatih Akın'ın Altın Palmiye için yarışan 'Yaşamın Kıyısında' filminde; Türkiye- Almanya arasında sürüklenen ve sevgi ile ölüm döngüsünde değişim geçiren devrimci bir genç kadını canlandıran Yeşilçay ile ünlülerin mekanı Majestik Hotel'in plajında görüştük.
* Cannes'a ilk gelişiniz değil mi; nasıl buldunuz ortamı?
Çok güzel bir yer. Tipik bir Avrupa kentinden çok Akdenizlilik var tabii ki. Yani tatile de gelinir ama oyuncu olarak umarım daha sonraki festivaller için de gelirim. Burada yarışan bir filmde olmak ayrıca çok önemli, Fatih'e bir kez daha teşekkür ediyorum.
* Festivalden beklentiniz nedir?
Filmin ödül alıp almayacağı konusunu hiç tahmin edemiyorsunuz tabii ki. Basının filme büyük ilgi gösterdiğini biliyorum. Bana ve tüm oyunculara ilgi var. Birçok kişi filmde çok iyi oynadığımı söylüyor. Sürekli söyleşi yapıyoruz ama açıkçası ötesini bilemiyorum. Çok heyecanlıyım tabii ki, zaten galadan önceki gece heyecandan uyuyamadım.
'SCARFACE OL' DİYORDU
* 'Bu rolü zor olduğu için kabul ettim' demiştiniz... Neden?
Ayten'in çok katmanlı olması nedeniyle bunu söyledim. Senaryoyu ilk okuduğumda çok erkeksi bir karakter olarak düşündüm ama Fatih böyle bir şey istemediğini söyledi. Yer yer erkeksi, yer yer çok dişi, duygusal da olacak, ağlayacak da... Tabii ki bunun nasıl olacağı oyuncuya kalıyor. Hatta kendi aramızda dalga geçmiş, 'Bu kadar duygu birarada olmaz Fatih' diye gülüşmüştük ama 'Sen yaparsın' dedi.
* Hazırlıklar aşamasında Fatih Akın ile çok konuştunuz değil mi?
Evet. Kendimize göre esprili kodlar bulduk. Mesela Hanna'ya (Schygulla) bağırdığım sahne, erkeksi oynadığım yerler. Hani Al Pacino gider, 'Ben Kübalıyım' der ya; o sahneyi mesela 'Yaralı Yüz' (Scarface) gibi de kodladık. Bazen Lara Croft misali 'cool' ve kadınsı olarak düşündük. Yanlış anlaşılmasın, birebir kopyalamak değil de aramızda anlaşma biçimimiz oldu. 'Hadi şimdi Lara Croft gibi ol' veya 'Şimdi bir 'Taksi Şoförü' alayım' gibi aramızda şakalaşıyorduk.
* Setiniz nasıldı?
Fatih ile sette çalışmak çok rahat. Bunu daha önce Atıf Yılmaz için de söylemiş ve 'eli çok hafif' demiştim. Zaten her şeyin provasını önceden yaptık. Üç ay öncesinden çalışmaya başladık. Çekimler başlamadan önce Almanya'da tüm oyuncularla buluşup, okuma provası yaptık. Sete hazır gittiğimiz için doğaçlamaya da olanak çıktı. Fatih oyuncusuna çok zaman tanıyan bir yönetmen. KAŞLARIMI ALDIRMADI
* Filmde makyajsız ve yalın bir güzelliğiniz var. Doğal oyunculuğunuz da yabancı sinema yazarlarını çok etkilemiş, söyleyelim...
Fatih çok doğal ve sade olmamı istediği için makyaj yaptırmadı, kaşlarımı aldırmadı. Hatta ilk gün sette suratımda makyaj olmadığı halde öyle zannetti. Bir bezle yüzümü silmek istediğinde, gerçeği görünce de şaşırdı. Genel olarak çok keyifli çalıştık. Sadece oğlum Nejat'ı göremediğim için Almanya'daki 18 gün süren çekimlerde onu çok özledim. Ara ara ağlama krizine girdim.
* Alman oyuncularla çalışmak nasıldı, zorluk yaşadınız mı?
Hiç zorluk yaşamadım, hemen uyum sağladık. Birlikte oynadığım Patricia Ziolkowska ile çok güzel çalıştık, hemen anlayabildik birbirimizi. Hanna Schygulla gibi efsane bir oyuncuyla aynı sahneyi paylaşmak çok heyecanlandırdı beni. Özellikle ilk sahne ona sert çıkmam gereken çok zor bir sahneydi. Çok tekrar yaptık çünkü heyecandan sesim çok titriyordu. Hatta beş tekrardan sonra izin alıp biraz dışarı çıktığımda; Fatih yanıma geldi ve 'Yüz tekrar da yapsak bu filmi çekeceğiz. Bilmem rahatlandın mı?' dedi ve böylece kendime geldim. 25 tekrarda tamamladık o sahneyi.
* Fatih Akın, canlandırdığınız karakteri cesur bulduğunu çünkü fikir değiştirebildiğini söyledi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence de Ayten değişim yaşadığı için cesur. Çünkü ben de hayatta öyle insanları önemsiyorum. Yani en basitinden örnek verirsem; ön yargılı insanları sevmiyorum. Ayten de baştan önyargılı ama o kadar şey yaşadıktan sonra doğal olarak bu hali değişiyor. Bütün ideolojilerin de önünde ölüm var, aşk var. Yani çok yüce duygular. Filmde anlatılan da bu zaten. İnsan onları yaşadıktan sonra biraz daha büyüyor.
İLİŞKİLİ HABERLER
Esprili kodlar sayesinde çok kolay anlaştık
Yayın tarihi: 27 Mayıs 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/27/gny/haber,9A53D528A3B345EBBB4727C221CA2CBE.html
Tüm hakları saklıdır.