Terör ve canlı bombalar çağımızın bir gerçeği. Daha çok köktendinci inanç peşinde koşanların izlediği bir yol ama bu coğrafyada Marksist örgütler de bu yola başvurabiliyor.
Bölücü örgütün Türkiye'yi kanlı bir bataklığa çekme uğraşında olduğu anlaşılıyor.
Amaç kamuoyunu infiale getirip seçim ortamını kaosa sokacak gelişmelere yol açmak olabilir.
Teröre teslim olmadan serinkanlı düşünüp karar verme zamanı.
Türkiye ülkesinin ve halkının esenliği için gerekli her türlü önlemi alabilir ve almalıdır.
Dağda tek bir silahlı militan kalmayana kadar mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi zorunludur.
Çünkü çağımızın gerçeği silahlı mücadelenin bir insanlık suçu olduğu yolundadır.
Sivil, savunmasız ve masum insanlara yönelik bombalı saldırılar düzenleyen bir örgüt ve onları kınama cesareti bile gösteremeyen siyasilerin demokrasi oyununda yeri yoktur ve olmayacaktır.
Bu Türkiye'nin sorunlarına göz kapayacağı, görmezden geleceği anlamına gelmemektedir.
Evet, ülkemizde bir Kürt sorunu vardır.
Ama Alevi sorunu da, yoksulluk sorunu da vardır.
Hiç kimse bu sorunlarını büyük kentlerin göbeğinde bomba patlatıp masum insanların kanını dökerek çözemez.
Burada
Türkiye'nin bütün siyasetçilerine büyük görev düşmektedir ama acil sorumluluk bölge adına siyaset yapanlara düşmektedir.
Şiddeti hiçbir önkoşul olmadan lanetlemek ve şiddeti kendilerine yol seçenlerle hiçbir ilişki içinde olmamak temel ilke olmalıdır.
Öncelikle üzerinde anlaşılması gereken kural budur.
Böyle bir mutabakata varmayı reddeden herkes masum insanların kanına bulaşmış olacaktır.
Bizler ise bu olayın bir grup gözü dönmüş caninin eylemi olduğunu amacın Türkiye'yi kamplara bölmek olduğunu bilerek tepki vermeliyiz.
Teröre karşı herkesin ortak zeminde buluştuğu, hukukun üstünlüğünün kabul edildiği bir ortamda hiçbir teröristin başarı şansı olamaz.
Yayın tarihi: 24 Mayıs 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/24//babahan.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.