Ne korkacağız, ne sineceğiz, ne de eve kapanacağız. Terörü dünyayla el ele yeneceğiz. Terör yine yüreğimizden vurdu... Fakat terörün oyununa gelmeyeceğiz. Bir yumruk gibi bütünleşip karşı duracağız. Terör Türkiye modelini hedef alıyor. İslam ile demokrasiyi bağdaştıran, AB'ye yönelen Türkiye onları kızdırıyor.''
21 Kasım 2003'te HSBC Genel Müdürlüğü ile İngiltere Konsolosluğu'na yönelik bombalı saldırıların ardından yine bu başlığı atmış ve teröre karşı tek vücut olma çağrısı yapmıştık.
Türkiye'nin demokratik gelişimini engellemek isteyen, bu ülkenin insanlarını birbirine düşürmeye çalışan, ülkemizi bir barış ve demokrasi adası olmaktan çıkarıp kan gölüne çevirmeye çalışanlar bu kez farklı kıyafetle karşımızda.
Ama amaç aynı.
Bizi ürkütmek, korkutmak, sindirmek, yarından şüphelenir hale getirmek.
Ülkemiz üzerine yıllardır böyle oyunlar oynandığını biliyoruz.
Yaşımız, bu topraklarda yaşadığımız deneyimler önümüzde ne kadar çetin bir yolumuz olduğunu bize hatırlatıyor.
Yolumuz engebeli, biliyoruz.
Ancak bugüne kadar bundan daha ağır badireler atlattık, bu dönemi de atlatacağız.
Terörün iki belirgin hedefi var: İnsanlarımızı birbirine düşman etmek ve demokratik süreci askıya aldırmak.
Bunun için kirli oyunlarına devam edecek.
Başbakan Erdoğan, CHP lideri Baykal, Anavatan lideri Mumcu ve DYP lideri Ağar'ın dediği gibi, dayanışma içinde olmamız ve terörün tuzağına düşmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz.
Anlaşılan o ki, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın altını çizdiği gibi, karanlık eller büyük kentlerde faaliyetlerini sürdürmeye çalışacaklar.
Burada tüm yurttaşlara düşen görev siyasi parti liderlerinin yaptığı çağrıya kulak vererek birlik ve dayanışma içinde olmaktır.
Bir yandan terörle ve teröristlerle taviz vermeden mücadele ederken diğer yandan da bizi bölmeye çalışanların inadına birlik içinde olmamız gerekiyor.
Terörün alçak tuzağına düşenlerin başına gelenleri yakın geçmişte hep birlikte izledik.
Onun için Türkiye'ye, barışına, demokrasisine yönelik bu saldırılara boyun eğmeden mücadele etmeliyiz.
Bu arada güvenlik güçlerine düşen önemli bir görev var, o da olayın faillerini en kısa zamanda yakalayıp bu katliamın hesabını yargı önünde sormak.
Polis ve istihbarat örgütleri gerek teknik olanakları, gerekse insan kaynakları itibariyle böyle bir işin üstesinden gelecek kabiliyettedir.
Türkiye, bölgedeki kanlı oyunun bir parçası olmadan kendi yolunda ilerleyecekse, hem terörle kararlılıkla mücadele etmeli hem de demokratik, laik, hukuk devletine sonuna kadar sahip çıkmalıdır.
Terörün bizi bir batağa sokma çabası içinde olduğu açıkça görülürken bu oyuna gelmek tarih önünde affedilmez bir hata olacaktır.
Yayın tarihi: 23 Mayıs 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/23//haber,E76C8B675506426A8FB438CCD6F5BC17.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.