kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Mayıs 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC

Yerli yıldız savaşları

SAMİ TOSUN
İbrahim Tatlıses ile Bülent Ersoy'un, ellerinde ışın kılıçlarıyla uzay düellosu yaptığını tasavvur edebiliyor musunuz? Bence bu manzaralar yakındır.....
Bülent Ersoy ile İbrahim Tatlıses'in 'online' ekran dalaşmasıyla birlikte, Türk televizyonculuk tarihinde yepyeni bir döneme girildi sayın okurlar. Genelde önemli tarihsel dönemeçleri bizzat yaşayanlar durumun ciddiyetinin farkına varamaz; o sebeple şahsen tarihe not düşme gibi ağır bir görevi yerine getirdiğimi düşünüyorum. Dalga geçmiyorum kıymetli okurlar; kendisini 'milyonların sevgilisi' ilan eden İbrahim Tatlıses, canlı yayınlanan programından, öteki televizyonun canlı yayınlanan yarışmasındaki jüri üyesi Bülent Ersoy'a, "Bülo!" diye ünleyip, "Senin o parmağını var ya, alır kulağını karıştırırım," dedikten sonra, yani televizyonlarımızdaki hararet bu seviyeye yükseldikten sonra, izleyiciyi kesebilecek bir sonraki dozaj, İbo ile Bülo'nun canlı yayında yağlı güreş yapması olacaktır. Bu durumda Fatih Ürek'in Kırkpınar ağalığı fantezisini yeniden değerlendirmek mümkündür.

TEKBİRLİ SAVUNMA
Bakın efendim, şaka değil, bunlar bizim 'star'larımız, gök cisimlerimiz. Ekranlarda acayip bir biçimde kapışıyorlar. Bir nevi yerli ve hakiki bir Star Wars çeviriyorlar. Mevcut durum, kuşkusuz bazı uyanık yapımcılara ilham kaynağı olacak ve bu formatta bir televizyon programı tasarlayacaklardır. Yani, düşünsenize, 'Ceday' kılığına girmiş bir 'İbo'nun, Darth Vader (siyah pelerinli 'robocop' tipli arkadaş) kılığındaki 'Bülo' ile, ellerinde dokunmatik ışın kılıçlarıyla puan toplamaya çalıştığı bir yarışma formatı size çok mu uzak görünüyor? O kadar iddialı olmayınız. Mesela ben artık hiçbir şeye şaşırmıyorum. Ünlüler Sirki'nin olduğu bir memlekette, Star Wars diye bir yarışma programının olmaması tuhaftır esas. Hatta sahneler gözümün önünde canlanıyor bile: İbrahim Tatlıses, "Van-tu-tri-foro, tey tey," diye Bülent Ersoy'a doğru bir hamle yapar ve Bülent Hanım, porselen dişlerini sonuna kadar öne çıkarıp tekbir getirerek, savunmaya geçer. Bu arada, vantilatör, Bülent Hanım'ın derin göğüs dekolteli Darth Vader kostümünün üzerindeki peluş boyun bağını uçuşturmakta, Tatlıses, yükselen tekbir sesine karşılık olarak, "Allah cezanı verecek!" deyip, saldırısına devam etmektedir. Bülent Hanım'ın göğüs dekoltesinin üzerine inen dokunmatik ışın kılıcı, ışıklı panoda İbo'yu 1-0 öne geçirmiştir; "Ayol tam deydiremedi ki!" diye itiraz eden Bülent Hanım ikinci darbeyi de alır. Artık kibarlığı elden bırakmış, kılıcı elinden fırlatmış ve Tatlıses'e el-enseyi atmıştır. Ve olaylar gelişir...

BEDRİ BAYKAM HAKEM...
Vallahi şimdi aklıma geldi. Aslında, bir zamanlar hanımlar arası çamur güreşi düzenleyen Bedri Baykam'ın hakemliğinde başka bir yarışma formatı da geliştirilebilir. Bence bunun zemini de mevcuttur. Kral TV müzik ödüllü Hilal Cebeci'ye, "O ödülü sana ben verdirdim, ben Hakan Uzan'ın karısıydım!" diye bağıra çağıra ekranlardan ihtiras fışkırtan Yeşim Salkım mutlaka bu formatın içinde yer almalıdır. Yine bir ödül mağduresi olduğu söylenen ve katıldığı programlarda, "Yeşim Salkım canlı yayına bağlanırsa onu öldürürüm," diyen Seren Serengil, çamur güreşinde Salkım'a ciddi rakip olacaktır. Salın bunları çamur dolu havuza, birbirlerine tek dalsınlar, Bedri Baykam da kenardan siyasi perspektiflerini açıklasın, siz sağ, ben selamet... Ya efendim, nasıl olursa olsun gündeme gelme ihtirası bazen insanı fena hallere getiriyor. Hilal Cebeci'ye doğru jüri masasından yarı-erotik bir poz sallayıp, "Sen busun işte!" demeden evvel, Yeşim Hanım'ın biraz düşünmesinde fayda vardı mesela. İster istemez kendisinin resmi internet sitesine girdim; bir fotoğrafında, ince bir bikiniyle poz vermiş, bir pozunda donu görünüyor... Sahi, Yeşim Salkım bir zamanların kült dergisi Playmen'e çıkmamış mıydı? E n'oluyor? Yeliz Yeşilmen bile, "Yeşim Salkım kel!" diye açıklama yapıyor artık. Bir taraftan, milletçe ekranla kurduğumuz ilişkinin ayrıca görüşülmesi lazım. Hani sokakta kavga olduğunda kafayı pencereden sarkıtıp merakla izleyen ahalinin ruh hali, televizyon aracılığıyla genelleşmekte, vatandaşlarımız elde uzaktan kumanda aleti, rezaletin çıktığı kanallar arasında pinpon topu gibi, şuursuz bir biçimde hoplamaktadır. Zaten Türkiye'deki pop kültürü, hop kültür olarak tanımlamamızın sebebi budur. Yıldız Savaşları