Geçen hafta Beşiktaş Sivas karşısında uzatmalardaki golle kazanıp, Fenerbahçe 20'dan gelip Denizli'ye karşı iki puan kaybettiğinde
"İlahi adalet" dedik.
Normal şartların sonuçları olmadığından, bir başka gücün varlığına inanıyorduk. Bu gücün tarifini sezon boyunca çok yaptık. Üstelik
"intikam" peşinde koşanlarla,
"hesaplaşanların" gücünü de tartıştık. Ama
son haftanın damgasında ilahilik ön plandaydı. Kurdu ve ensesini bu satırlarda çok yazdık.
Kendi işini, kendi görme fırsatını yakalayanların, bu hakkı kullanarak hem açığa, hem de temize çıkmaları gerektiğine inandık çünkü. Beşiktaş 110 haftadır lider değil. Nedenleri çeşitli olabilir. Ama tüm yöneticileri ve taraftarlarıyla birlikte
" şampiyonluk " hedefine bu kadar inanmışken, kendi sahalarında kendi işlerini görmeliydiler.
İnönü'deki sonuç bize ensesi kalın kurt (Fenerbahçe) ile üçüncü zıplayışını yapamayan "çekirge"nin hikayesini gösterdi. Maçı Fenerbahçe kazandı. Çünkü geçmiş haftalarda iyi oynamasına rağmen kaybediyor, kaybettiriliyordu.
Beşiktaş kaybetti. Çünkü, mutlak kazanması gereken bir maçta (Sivassspor) bile risk alamıyor, üstünlük kuramıyor, hatta geçen haftaları kalecilerinin mahareti ile kazanıyordu.
Yine de raconun kesildiği bu 90 dakika sonrasında,
iki takım da saygı duyulmayı hak etti . Beşiktaş genç ve kalite sorunları yaşayan kadrosuna rağmen, bu yarışta Galatasaray'ı da arkasında bırakarak bir noktaya geldi. Şansın futbolun içinde olduğunu bilerek ve Beşiktaş'ın bunu sonuna kadar değerlendirdiğini görerek saygı duymalıyız.
Fenerbahçe'nin durumu farklıdır. Ama İnönü'de ayağa kalkmayı başardıklarını görerek saygımızı tekrarlamalıyız. Çok farklı psikolojiler ile oynayan oyuncuların, hedefi bulmak adına yarattıkları enerjiyi ve sinerjiyi fark edip, bunu geç de olsa yaratanları tebrik etmeliyiz.
Yayın tarihi: 7 Mayıs 2007, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/07//haber,9AF47DCF07564BBCA2920DAB253F5E6D.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.