Kebapta standardı psikiyatrist desteğiyle sağladı, dünyaya açılacak

Akademik Program: Psikiyatri (Arif Verimli), Ekonomi (Bedii Ensari), Müşteri Memnuniyeti (Murat Yolaç), Pazarlama (Murat Alıcılar), İletişim (Dilek-Turgay Üçay)... Burası bir meslek yüksek okulu değil, bir et lokantası. 1970 yılında İstanbul Anadolu yakasında iki ortak tarafından kurulan Sahan Restoran'ın bugünkü patronu Tahir Tekin Öztan, babası ve eniştesini "evlere servis" fikrine sıcak bakmadıkları için 23 yaşında terketmiş. O gün "eve motosikletle kebap mı gidermiş" diyen babası, yıllar sonra restorana psikiyatrist ve manikürcü geldiğini görememiş. Aynı restoranın günde bin 500-2 bin kişiyi ağırladığını da tabii. Toplam 5 restoranda 400 çalışanı olan Sahan'da çalışanlar her ay ekonomi, psikiyatri, pazarlama, müşteri memnuniyeti dersi alıyor. Yine iki haftada bir manikür ve pedikür için bir ekip restorana geliyor. Tahir Tekin Öztan, "Eskiden bir garson gelir, bir süre işi kavrayamazsa giderdi. Şimdi bu ortadan kalktı. Sen eğitimini ver, olmuyorsa gitsin" diyor.

SÜRPRİZİ BİLEN KAZANIR
45 yaşındaki Tahir Tekin Öztan, 23 yaşında babası ve eniştesinden ayrıldıktan sonra Caddebostan'da hiç kimsenin tutunamadığı bir restoranı alarak ilk kumarını oynamış, ertesi gün kapının önündeki kalabalığı görünce, bu işin tutacağını anlamış. İkinci kumarını, dört yıl önce bugün önünde kuyruk oluşan Ataşehir girişindeki Sahan'ı, in cin top oynayan bir arazide açarken oynayıp yine kazanmış. Öztan şimdi başka bir yeniliğin peşinde: Sahan'ı yurtdışına taşımak, ama sadece restoran olarak değil, bir tür turizm elçiliği yaparak. Diyor ki: "Ben yemeğimi yapayım, ama restoranın girişinde Türkiye'nin tanıtımını yapacak bir alan da kuralım, bu iş için ihtiacım olan tek şey, Turizm Bakanlığı'nın yurtdışındaki iş girişimlerine manevi destek vermesi." Şimdiden Atina, Cidde ve ABD'li üç girişimciyle restoran zinciri kurma yolunda görüşmeler yapan Öztan'ın ilk durağı Yunanistan olacak.

* Yurtdışı planınız nedir?
Önce Brüksel'e karar vermiştim. Bütün konferanslar nerede yapılıyor, bütün dünya nereye geliyor. Ben Brüksel'e restoran açarsam herkese ulaşmış olurum. Bu fikrimi bana iş teklif eden Kuveyt Emiri'ne açtım, adam kalktı bana dedi ki; "Bizim burada kim çalışıyor, Sri Lankalı ve Filipinliler. Kuveyt'te bir Sri Lankalı ya da Filipin restoranı açılsa sen misafirini götürür müsün?" Avrupa'da da Türkler buradaki Flipinli ve Sri Lankalı gibi, halbuki Ortadoğu'da Türkler bizim idolümüz, sizi başımızın üstünde taşırız. Önce Ortadoğu'dan başla, marka haline getirelim sonra Avrupalı seni çağırsın" dedi.

* Peki yurtdışında nasıl bir rota belirlediniz?
Bu işi Turizm Bakanlığı ile yapmak istiyorum. Türkiye'de gerçekten Türk mutfağını yaşatan restoranları seçsinler. Biz biraraya gelelim, hangi ülkelere gitmeliyiz onu belirleyelim. Ondan sonra restoranları açalım, mekın girişine standlar kuralım. Avrupalı önce tanıtım filmlerini, broşürleri görsün. Ardından gerçek Türk yemeklerini yesin. Konsepti belirleyip 30-40 tane açalım dünyanın çeşitli yerlerinde. Bakın nasıl tanıtılıyor Türkiye.

* Siz tek başınıza gitmeyi düşünmediniz mi?
Bir sürü insan geliyor işbirliği için ama ben bunun bir ülke politikasıyla yürütülmesinin daha başarılı olacağını düşünüyorum. İşte o Kuveyt Emiri'nin oğlu ile görüştüm, ama nereden bileyim beni 6 ay sonra yarı yolda bırakmayacağını. Kendimi yalnız hissettim ama, benim büyükelçimle aynı masaya otursam, onun varlığı yeter bana, bu yüzden yarım kaldı.