1. Şu anda, hukukun en tepeden kanırtılması sayesinde
"özgürlüğü"nün
"muhtemel bir darbe"ye muhatap kalmayacağına şükreden bir basın var.
2. Tabii, ona muhatap kalsa da, asla dert etmeyecek basın mensupları var.
3. Başbakan'ın kızınca dava ettiği, denk düşerse mahkum ettirdiği gazeteciler, muhalif olduğu için
"gayri milli" dediği gazeteler, 1 Mayıs'ta gaza boğulan muhabirler var.
4. Tabii, bunu asla umursamayan, karşı taraftakinin mağduriyetini dert etmeyen ve her şeyde demokrat hikmet arayanlar da var.
5. Genelkurmay'ın tasnifleyip bazı
"kamusal alanlar"a sokmadığı, hatta hain gördüğü gazeteciler var.
6. Tabii, tasnifi, özgürlük ihlalini değil de, bunu haber yapanları, eleştirenleri suçlayan gazeteciler de var.
7. Hepsi bir yana; hukuk dışılıkları değil, haberi, eleştiriyi dava konusu yapan bir hukuk ile baskılar karşısında dergi, iktidara şirinlik için gazete kapatan bir özgürlük var.
8. Bildiğiniz gibi, borç, satış, sahiplik, protokol meseleleri dolayısıyla
"devletin özerk kurumları"nca el konmuş yayın organları var.
9. El filan konmadığı halde, iş, borç, özelleştirme vesaire halletmek için hükümete yamanan, sonra duruma göre kıvıran, sansürlenmiş yazarları hiçbir şey olmamış gibi cesur cesur yazan özgür medya da var.
10. Raflarında
"basın özgürlüğü" ödülleriyle, kimisi iktidar uzantısı, megafonu, propagandacısı olmuş; kimi ise darbe çığırtkanlığından utanmamış yazarları var.
11. Tabii, bu ödülleri onlara veren ama sonrasında dert edinmeyen jüriler, meslek örgütleri de var.
12. "Demokrat" iktidar ile
"Cumhuriyetçi" kurumların üstünde birleştiği, özgürlükleri kısıtlayan, muğlak ifadelerle yazıyı, eleştiriyi kolayca suç, hakaret, ihanet sayabilen kanunlar var.
13. Bu maddeye özel bir şey yazmaya gerek yok. Bu rakamdan ürküyorsanız, ürktüğünüz çok şey ile nice uğursuzluk da var.
14. Başkanı büyük medya grubundan olup bu basın özgürlüğü karikatürünü hiç mesele etmeyen, iktidar karşısında
"bazen demokrat", rüzgara göre ise
"bazen cumhuriyetçi" olan; bir gün
"Erdoğan cumhurbaşkanı olabilir" diyen, sonra
"Gül olamaz" diye kıvıran özgürlükçü TÜSİAD var.
15. Gazeteci kimliklerine rağmen, TÜSİAD'da üye olmaktan sıkılmayanlar ile, onların üyeliğinden sıkılmayan işadamları var.
16. Hakikaten; iktidardan, yabancılardan, şundan bundan gördüğü muhabbeti sahici gazetecilik itibarı zannedenler ile, meslek hayatlarının ciddi kısmı tetikçilikle, emirlere uymakla, patron, bazen de devlet fedailiğiyle geçtiği halde sağı, solu satılmışlıkla, uşaklıkla suçlayanlar da var.
17. Aşırı demokrat yahut kökten cumhuriyetçi görünüp aslında eşitsizlikleri, adaletsizlikleri, ayrımcılıkları, dayatmaları, imtiyazları, zümre tahakkümlerini, dışlamaları, aşağılamaları ne özde demokrasi ne de özde cumhuriyet açısından dert edinebilen gazeteciler var.
18. Fakat onları yine demokrat yahut hakiki cumhuriyetçi zanneden epeyce okur, izleyici de var.
19. Çok üzülüyorum ama, 3 bini aşkın üyesi olduğu halde, seçimlerinde kullanılan oy sayısı, gazetecilerin
"duyarsız, örgütsüz" elbirliğiyle 400'e kadar düşürülmüş koca bir Cemiyet'imiz var.
20. İktidardan orduya, iş dünyasından yabancı kurumlara, patronun işlerinden kulüplere, başkanlara, servetlere, gezmelere...
"Birilerinin adamı" olmayı sindirebilen,
"bağımsızlık ve vicdan özgürlüğü" açısından hiç iç sıkıntısı duymayan özgür basın mensupları var.
21. Bütün bunların
"Dünya Basın Özgürlüğü Günü" ile ne ilgisi var?
22. Yok. Çünkü o,
"Dünya"da
"basın özgürlüğü"ne dair bir gün!
Not: Bizim dünyamızda ise... Seçim isteyene seçim, halkı isteyene halk oyu... Dörtte bir, üçte bir istemeyene yüzde 51. Gidişat iyi! Benim istek parçam baraj indirilmesi olsun. Bir de özel rica: CHP, DSP için "Solda birleşme" denmesin. Bunun adı artık "Sol" olmasın! "Sol" küçük kalsın, ama böyle büyük yalan olmasın! Teşekkürlerimle.
Yayın tarihi: 3 Mayıs 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/03//talu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.