2002 yılında BBG'ye katılan Tülin Dilşen, yarışmada 77 gün kalmıştı.
02 Tülin meclis yolunda
Beş yıl önce katıldığı BBG yarışmasında arabulucu tavırlarıyla ilgi toplayan Tülin Dilşen milletvekilliği yarışında. Ka-Der İzmir şubesi başkanlığı da yapan Dilşen, meclisteki kadın sayısının artmasının bir zorunluluk olduğu fikrinde..
40 yaşında öğretmen, 45 yaşında BBG yarışmacısı oldu. 50 yaşında da milletvekili olmayı hedefliyor. Bir dönemin en çok izlenen programı olan Biri Bizi Gözetliyor'da 02 Tülin olarak adını duyuran Tülin Dilşen, siyasete soyundu. İzmir Konak ilçede DYP kadın kolları başkanlığı yapan Dilşen, aynı zamanda Ka-Der İzmir şubesi başkanı. Dilşen, BBG'ye belli bir amaç için katıldığını anlatıyor ve şöyle diyor: "Siyasette bir an önce kendimi tanıtmak istiyordum. Milyonların izlediği bir program, iyi bir fırsattı. Kendimi ifade etme şansı buldum. Sonuçta başarılı oldum. Gittiğim her yerde tüm kadınlar beni tanıyor." Tülin Dilşen her gün İzmir'de onlarca ev dolaşıyor, kadınlarla konuşuyor. Kadınların yüzde 40'ının evinden dışarı çıkmadığını, hayatını televizyon başında geçirdiğini anlatıyor. Ve onları değiştirmek için katıldığı yarışmanın büyük faydasını gördüğünü söylüyor: "Sorumluluk sahibi olan kadınların temsilcisi olarak, kendimi tanıttım. BBG evinde 77 gün kaldım. Kendini benimle özdeşleştirdiğini söyleyenler oldu. Yarışmadan çıktıktan sonra aylarca, üç telefonum birden sürekli çaldı."
'BABANIZIN PARTİSİNİ UNUTUN'
Kadınların siyasi konular hakkında hiç düşünmediğinden şikâyetçi olan Dilşen, hemcinslerine "Babanızın veya kocanızın partisine oy vermek zorunda değilsiniz. Partilerin kadın politikalarına dikkat edin," diyor. Ayrıca gittiği köylerdeki kadınların sadece magazin programlarını izlediklerinin farkında olduğunu söylüyor: "Bu ülkede Ben Evleniyorum yarışmasındaki Semra Hanım sebebiyle başbakanın konuşması bile dinlenmedi. Sonra Tayyip Erdoğan, 'Semra Hanım'ın reytingine yenildim,' diye açıklama yaptı." Tülin Dilşen'in bu aralar üzerinde en çok çalıştığı konu, meclise daha çok kadın milletvekilinin girmesi. Ka-Der'in yürüttüğü 'Meclise girmek için erkek olmak şart mı?' kampanyasının sonuç vereceğine emin olduğunu anlatıyor: "Siyasi partiler seçim kampanyasına başlamadı ama biz başladık. Kadın milletvekili sayısı açısından, dünya sıralamasında 167 ülkeden 160'ıncı sıradayız. 1935'ten bugüne 128 kadın meclise gitmiş. Bu sayı, meclisin yarısı kadar bile değil. Meclise çıkan kadınlar da ya büyük bir ekonomik güce sahip olan kadınlar ya da erkekler tarafından tabandan çekilerek çıkarılan kadınlar oluyor. Erkekler tarafından meclise gönderilirseniz, daha sonra sizden erkek gibi davranmanız bekleniyor. Halbuki bize kadınların içinden çıkan, kadın gibi düşünen ve daha sonra meclise gittiğinde, geldiği yeri ve amacı hatırlayıp kadınlar için bir şeyler yapan kadınlar lazım." Dilşen yine de 'Kadının en büyük düşmanı yine kadındır' mitini pek yalanlar gibi durmuyor. "Pastanın çok küçük bir dilimi bize ait olduğu için savaşmak zorundayız. Ama kafa göz kırmadan savaşmaya gayret göstermeliyiz. Ben hayatımın hiçbir bölümünde kadınlığımı kullanmadım. İsteseydim BBG'de de birinci olurdum ama bu yanlış olurdu. Benim amacım para değildi."
Yayın tarihi: 22 Nisan 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/22/pz/haber,28A7209DC5344DA291FFB68425889B51.html
Tüm hakları saklıdır.