Aziz Yıldırım'ı bitirmek amacındakiler, Fenerbahçe'yi 100. yılda kupasız bırakmak için operasyonu başlattı. Sorumluluğu da hakem manipülasyonları yapan KINALI'ya verdi ..
Çok değil daha bir kaç ay öncesine kadar hakemler hesap yapıyordu. Haluk Ulusoy gitmek üzereydi. İmzalar toplanmış, seçim ha yapıldı ha yapılacaktı. Ama işler beklendiği gibi olmadı. Seçim geciktikçe gecikti ve en önemlisi muhtemel federasyon seçimleri Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonrasına kaldı. Bazılarına göre AK Parti, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası yaşayacağı problemler nedeniyle federasyonla eskisi gibi uğraşamayacaktı. Üstelik Milli Takım, Yunanistan ve Norveç maçlarında aldığı sonuçlarla 2008 Avrupa Şampiyonası için çok şanslı hale gelmişti. Kısaca, Haluk Ulusoy gün be gün güç topluyordu. Hakemler tekrar düşünmeye başladı. Ulusoy galiba kalacaktı.
ULUSOY-YILDIRIM ÇEKİŞMESİ
Bu da bir çok hakem için psikolojilerini yeniden gözden geçirmek anlamına geliyordu. Haluk Ulusoy ile Aziz Yıldırım arasındaki yıllara dayanan nefret ve ikisinin birden futbol dünyasında yaşayamayacak olması gerçeği, benim çoğu masum ve dürüst hakemlerimi derinden etkilemeye başladı. Düşünebiliyor musunuz? Ligin sonu yaklaşmış ve lider takım daha penaltı kullanmamış. Üstelik sezon başından beri tüm uzmanların ortak görüşüne göre Fenerbahçe lehine verilmesi gereken en az 7-8 penaltı var. Kısaca arka arkaya 8 net penaltının verilmeme olasılığı yaklaşık 65 binde 1 ihtimal. Peki bu ne anlama geliyor?
KINALI DEVREYE GİRİYOR
Ya Fenerbahçe'ye 100. yılında negatif anlamda loto çıkacak; yani masum ama 65 binde bir olasılıkla yapılması mümkün hatalarla Fenerbahçe'nin şampiyonluğu gidecek. Ya da açık veya derinden yapılmış bir yok etme operasyonu uygulamada. Peki bu işler nasıl olur? Önce Mustafa Çulcu by-pass edildi. Çünkü Çulcu yıpranmıştı. Çulcu özellikle bazı geceler otokontrolünü kaybettiğinde gazetecilere önemli bilgiler aktarıyordu. Ketum değildi. Gizli servislerde bir kural vardır. Ketum değilseniz yok edilirsiniz. Çulcu da by-pass edildi. Artık fiilen Türk hakemliğinin patronu bir başkası idi. MHK içinde kod adı 'KINALI' olan bir üye bütün işleri neredeyse tüm atamaları ve köprü görevini üstlenmişti. MHK artık tabiri caizse hücre sistemiyle çalışmaya başlamıştı.
ETKİ BAŞLIYOR
Peki Kınalı kimdi ve ne iş yapardı? MHK üyeleriyle yapmış olduğum görüşmelerden isim çıkmadı. Ser verip sır vermiyorlardı. Onlar da adeta pasifize edilmiş, sindirilmişlerdi. KINALI'nın kim olduğunu açıklayamıyorlardı. Ama onlar da durumlarından rahatsızdılar. KINALI'nın yanında bir çoğu resmi görevi olmayan şahıslar var. Bunlar bazen telkin, bazen rica yoluyla önce KINALI'yı dizayn ediyor. KINALI da farklı psikolojik metotlarla hakemleri dizayn etmeye çalışıyor. Artık Türk hakemleri manipüle edilmek isteniyor. Ve tıpkı Büyük Ortadoğu Projesi gibi Anti Aziz Yıldırım Projesi hayata geçiriliyordu. Birileri için tek hedef Aziz Yıldırım'ın kellesiydi. Zaten bu gerçeği Fenerbahçe Başkanı, bundan yaklaşık 1 sene önceki istifasından sonra açıklamıştı. Eğer Aziz Yıldırım'ı Türk futbolundan göndermek istiyorsanız, bunun tek yolu vardır: 100. yılda Fenerbahçe'yi kupasız bırakmak.
ARZUMAN-YILDIRIM'A DİKKAT
Peki bu kolay mı? Elbette değil. Hiçbir zaman, olan bir şeyi yok edip; olmayan bir şeyi var edemezsiniz. Ama futbol fizik dersi değildir. Bazen çok ufak detaylar çoğu zaman çalınacak veya çalınmayacak bir düdük, futbolda iki haftada puan farkını indirir veya artırıverir. Şimdi size psikolojik harp ya da manipülasyon metotlarından bir kaçını sıralayayım. Örneğin en son oynanan F.Bahçe-Manisa maçının hakemi İsmet Arzuman. Geçen sezon Arzuman az kalsın bitiyordu. Bitmeliydi de. Çünkü geçen yıl yönettiği Manisaspor- Samsunspor maçı çok tuhaf bir maçtı. Bu maç sonrası Samsunspor küme düşme yolunda hızla ilerlemiş; Arzuman da 12 hafta dinlendirilmişti. Arzuman, uçurumun kenarından nasıl ya da hangi pazarlıklarla döndü bilemiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki bu çok kritik haftalarda hayatında yaşadığı en büyük travmalardan biri olan takımın, Manisa'nın Fenerbahçe ile oynayacağı bir maça atandı. Arzuman'ın böylesine bir maçta nasıl bir psikolojide olacağını iyi bilmek gerek. Gelelim Bülent Ylıdırım'a. O da birkaç ay önceki Fenerbahçe-Sakaryaspor maçında hayatının en kötü performansını ortaya koydu ve uzun süre dinlendirildi. Fakat ne garip tesadüftür ki onun da neredeyse sahalara döndüğü maç Beşiktaş- Sakaryaspor maçıydı. KINALI, kademe kademe operasyon yapıyordu.
AMAÇ BEŞİKTAŞ'I KOLLAMAK DEĞİL
Ama birkaç insanın koltuğu koruma güdüsü ya da kelle alma isteği hem Türk hakemliğini hem de Türk futbolunu geri dönüşü olmayan, tamiri imkansız günlere çekiyor. Yazıklar olsun ki böyle adamlar Türk futbolunda söz sahibi. Tekrar belirtiyorum amaç asla ve asla Beşiktaş'ı kollamak falan değil. Tek amaç var Aziz Yıldırım'ı yok etmek. Ama ilahi adalet çok büyüktür. İddia ediyorum önümüzdeki 6 hafta içinde bir Fenerbahçe maçında öyle bir penaltı olayı yaşayacağız ki Türk futbolu günlerce o düdüğü konuşacak.
Yayın tarihi: 18 Nisan 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/18//cakar.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.