Koltuk mücadelesi siyasetçileri canlı tutuyor. Bunun gayet somut bir nedeni olduğunu sanıyorum:
Adrenalin . O gerilim, o heyecan içinde vücut adrenalin pompalıyor. İnsan diri kalıyor.
Öte yandan iktidar olmanın, örneğin başbakanlık koltuğunda oturmanın müthiş yıpratıcı bir yönü var. Sabahın köründe başlayan mesai, gecenin geç saatlerine kadar sürüyor. Siyasetçi oradan oraya koştururken, hem bedenen, hem zihnen olağanüstü yoruluyor.
Örnek mi? Başbakan
Erdoğan'ın
2002'deki fotoğraflarına bakın ve onları bugünkü haliyle karşılaştırın. Sanki aradan
dört buçuk değil,
14 buçuk yıl geçmiş gibi.
Büyük olasılıkla önünüzdeki seçimlerden AKP tekrar birinci parti olarak çıkacak. Alacağı sandalye sayısı tek başına iktidar olmaya yetmeyebilir elbette. Ancak koalisyon hükümeti kurulursa, başbakanlık koltuğunda büyük olasılıkla yine AKP lideri oturacak.
Acaba Erdoğan dörtbeş yıl daha başbakan olarak kalabilir mi? '
Siyasi' açıdan değil, '
bedeni' açıdan soruyorum: Vücudu bu yükü kaldırabilir mi? Fıtık ve tansiyon gibi arızalar başladı bile...
Erdoğan'ın bedeni dile gelse, "
Çankaya'ya çıksın, ben de biraz dinleneyim " diyecektir.
Hoş Erdoğan, "
Köşk yan gelip yatma yeri değildir " diyerek
Turgut Özal ve
Süleyman Demirel gibi '
aktif' Cumhurbaşkanı olacağının sinyallerini veriyor ama Köşk'ün koşuşturma yeri olmadığı da aşikâr. Biraz dinlenir.
Bugünkü Tüm Yazıları
Bedeni "Köşk'e çıkalım" diyor
Yayın tarihi: 18 Nisan 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/18//akoz.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.