Didem Balaban 24 yaşında bir genç kız. Kanada'nın Ottawa kentinde kralların, sarayların aşçıbaşlarını yetiştiren çok özel bir yüksek okulun son sınıfında okuyor. Ama o güzel gözleri şimdi mahzun, üzgün, acılı bakıyor. Çünkü hayatta en sevdiği varlık olan babacığını kanlı bir cinayete kurban verdi. Didem'in biricik babası Mustafa Balaban 3 Ekim 2006'da, İstanbul Kâğıthane'de taksisine aldığı kişi ya da kişilerce 2 kurşunla vurulup öldürüldü. Olayın üzerinden bunca zaman geçmesine karşın en ufak bir ipucu, ya da ilerleme yok. Dedektiflerin gayretli çalışması bile cinayeti aydınlatamıyor. Ama Balaban ailesinin arta kalan 3 ferdi boş durmuyor. Başta Didem olmak üzere anne Nergis hanım ve büyük kız Zümrüt bir hafiye gibi çalışıp, izini sürüyor meçhul can alıcıların.

GÖRGÜ TANIKLARI ARIYOR
Didem ta Kanada'dan bir web sayfası açıyor, "www.katilimibulun.com" adlı bu sayfada olayla ilgili bilgisi olan herkesin gerekirse adlarını gizleyerek bir şeyler yazmasını isteyip acısını şöyle dile getiriyor özetle: "Babam hâkimsiz kalemi kırılanlardan... Çok çalıştığı için, çocuklarını ve eşini sevdiği için, insanlara güvendiği için idama mahkûm edilip kurşuna dizildi. 6 ay önce anneme 'hadi kalk kızımızı şımartalım' deyip beni öpücüklere boğan babamın yokluğunda yaşamak ne zormuş." 29 yıl aynı yastığa baş koydukları eşi Nergis Hanım ise cinayeti aydınlatabilmek uğruna müthiş bir uğraş veriyor. Muhtemel görgü şahitlerini tek tek ziyaret ediyor, ağızlarından bir şeyler almaya çalışıyor. Yeşilpınar'daki taksi durağı yakınında ve olay yeri Kağıthane'deki tüm sokakları dolaşıyor, kendi bastırttığı 'Katilimi Bulun' afişlerini yapıştırıyor. Yüzlerce polisiye roman okuyan, polis kolejlerinde okutulan ders kitaplarını inceleyen Nergis hanımın ereği, eşinin kanını yerde koymamak. Adına açılan web sayfasında ise Mustafa Balaban'ın ağzından şu sözler yer alıyor: "Türk Emniyet Teşkilatı'na güveniyorum, Türk halkının duyarlılığına inanıyorum. Millet Meclisi'nde de milletin vicdanının sesini duyun ve katilimi bulun."