Bunlar eski âdetlerimiz
Dünyanın en büyük video paylaşım sitesi YouTube'a erişimin yasaklanması, uzun süredir uygulanan en büyük sansür. Eski âdetlerin yok olmadığını hatırladık.
Beyaz siyah yasaklar
Yasaklar çeşit çeşit. Kişiye, bedene göre değişiyor. Nasıl beyaz yalanlar varsa, 'beyaz yasaklar' da var. Tabii hepsi iyiliğimiz için... Bir de kötü yasaklar var, kesin çözüm. Sansür de böyle, toplumun belleğinden istenmeyen tüyleri bir bir temizliyor.
Yasak, Türkiye'de çok sevdiğimiz bir şey. Dünyada da var elbet. Ama bizim kültürümüzün mühim bir parçası. "Yasak nedir?" derseniz, bence insanın kendine yakışanı giymesidir. Çünkü yasaklar çeşit çeşit. Kişiye göre, bedene göre değişir. Uyanı var, uymayanı var. Emniyet şeridini kullanmak da yasak, türbanla üniversiteye girmek de. İkisi olur mu? Olmaz. Misal; başbakan emniyet şeridini kullanabiliyor, lakin ona da Çankaya yasak... Yasaklar da yalanlar gibi. Beyaz yalanlar nasıl varsa, beyaz yasaklar da var. Tabii ki iyiliğimiz içindir hepsi. "Sigara içmek yasak," dediniz mi mesela, hepimiz destekleriz illa ki. Kafelerde, restoranlarda evlerde sigara içilmesin. Evvelki yıl Almanya'da adamın birini evinde sigara içiyor diye işten attılar. Şirket diyor ki "Sigara yasak, çünkü kanser manser olursun. Senin sağlık masrafınla uğraşamam ben. Evde içtiğini tespit ettik; şut." Gördüğünüz gibi hepsi iyiliğimiz için... Kırmızı et yasak, margarin yasak, hamur yasak. Bunların hepsi 'beyaz yasak...' Çimlere basmak yasak, çimler ezilmesin. Orta kapıdan binmek yasak, sıradan binen vatandaşa yazık. Sollamak yasak, can güvenliğidir. Park etmek yasak, dükkânın önü kapanmasın mal gelecek. Çöp dökmek yasak, burası evin önüdür. Vitrindeki ürünlere dokunmak yasak, bozulur, kırılır. Seçmece yasak! Manav çürükleri nasıl sokuşturacak sonra? Dışarıdan yiyecek içecek getirmek yasak, sonra tostu poğaçayı kime satarız? Yasakları desteklemenin en 'şizo' tarafı da kendi başına gelince yasağa karşı çıkmak. Yasaklara ya karşısındır, ya değilsindir. Biraz hamile olunur mu? Olunmaz. Ama biliyorum yasaksız da kamu hayatı olmaz. "Şizo," demem de bundan ya işte...
BİZ
GÖRMÜYORUZ Bir de kötü yasaklar var. Siyah yasak. Neden olmasın? Beyaz yasak varsa bu da siyah yasak. Hoca'nın fıkrası gibi, tencerenin doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun? Uymadığımızda akıllı olmaya çağrıldığımız yasaklar bunlar. Zaten bir cümlenin içinde 'akıllı olmak' lafı geçiyorsa oradan kaçın kurtarın kendinizi. 'Akıllı ol, oyarım' sevgi düzeyinin bir ötesi de sansür. Kesin çözüm. Senin ruhun bile duymuyor. Narkozu veriyorlar uyuyorsun. Uyanınca bir de bakmışsın operasyon bitmiş, işlem tamam. Bir ferahlık, bir hafiflik, bir afiyet. Film, insan, şarkı, kitap ve hatta koskoca bir ülke, bir bakmışsın hiç var olmamış gibi. Dünyanın neredeyse tamamı için KKTC diye bir yer yok mesela. Var ama yok: "Sansürledik, biz görmüyoruz orayı." Eternal Sunshine Of the Spotless Mind / Sil Baştan filmini hatırlarsınız. Hani adam zihninden eski kız arkadaşının anılarını sildiriyor. Sansür de öyle, toplumun belleğinden istenmeyen tüyleri temizliyor. Bir iki nesil sonra hiç tanışmamış gibi oluyor insan bazı şeylerle. Yalnız hatırlama süreci sancılı. 80'lerde PKK terörü başladığında gençlik (ki ben onlardanım) şöyle düşünüyordu: "Kürt mü? Ne istiyor ki bunlar? Ayrıca onlar kim?" E 70 yıl yok saymışsın, İstanbul'da nereden haberi olacak 12 yaşındaki çocuğun? Örnekleri kendinize göre çoğaltınız...
PARDON PERDELEME! Türkiye bazı konularda geriye gidiyor. (Hayır Cem Özer'li Laf Lafı Açıyor'un yeniden başlamasından ya da Selami Şahin'in esprilerinden söz etmiyorum). Yasaklar ve sansür hortladı. Kurtlar Vadisi'nin yayından kaldırılması son dönemde en bilinen hadise. Digiturk'te gösterilen film ve programlarda bir süredir çıplak kadın ya da erkek vücudu görülen sahneler flulaştırılıyor. Sansür jargonunda buna 'perdeleme' deniyor galiba. Sansürün cool olanı herhalde. Digiturk bunu başka nasıl açıklayabilir ki? "Her gece 24 film gösteriyoruz, hepsi acayip cool, özel olarak sizin için perdeledik..." Bir de komple atılan sahneler meselesi var. Geçenlerde bir arkadaşım Nuri Bilge Ceylan'ın İklimler'ini seyretmiş. Sonrasında filmde çok konuşulan bir sevişme sahnesi oduğunu öğrenmiş. Teşekkürler Digiturk. Sansür işte böyle bir şey. Haberiniz bile olmayabiliyor. Benim anlamadığım şu; vatandaş meme görmek istediğinde zaten internete bağlanıyor. YouTube yasak ama milyon tane porno sitesi hâlâ serbest. Aslında onları da... Zamanla inşallah... YouTube'a girişin yasaklanması hakikaten uzun süredir uygulanan en geniş kapsamlı sansür. Kimi cezalandırmış oluyoruz belli değil. YouTube'u akıllı olmaya çağırdık. Olmadılar. Kestik cezasını. Nasıl jargon? Bir geri zekâlının çekip koyduğu ve kimsenin umrunda olmayan bir video için kendi ülkesinin vatandaşlarının iletişim özgürlüğünü kısıtlamak. Bunlar eski adetlerimiz. Bizim için her şeyin en iyisini düşünen büyüklerimizin olduğunu hatırladık. Artık geceleri daha rahat uyuyabiliriz.
ZARARI HERKESE Ama bu işin sonu nereye gidiyor biliyor musunuz? Bunu yaşadık: ABD tankları Bağdat'a girmiş, sokak sokak ilerliyor. Aynı anda Irak televizyonunda propaganda bakanı televizyonda halka sesleniyor. "Deccal'ın gözünü oyduk. Korkaklar kaçıyor, zafer bizimdir hede hödö..." Bir de şu var. Sansürün her türlüsü sakıncalı. Zararı herkese. Associated Press'in Paris Hilton numarası da bana o yüzden çok doğru gelmiyor. Zira bir hafta Paris Hilton haberi geçmeyince kimsenin talep etmemesi, artık kimsenin onu görmek istememesi anlamına gelmiyor. Onu sansürleyip, hayatımızdan silip atmayı meşru kılmıyor. Ben size bir daha haberi duyulmasa, kimsenin merak edip sormayacağı bir düzine ismi hemen sayayım: Cemil Çiçek, Tuğba Özay, Atilla Koç, Yeşim Salkım ve eski kocaları, Serdar Ortaç, Eda Taşpınar, Tuğba Ekinci, Ebru Gündeş, Helin Avşar, ne biyelim liste uzar gider işte... Hatta Hülya Avşar. Onu Ahmet Hakan'dan başka özleyen çıktı mı ki? E ne yapalım o zaman, hiçbirini görmeyelim mi? "Benim gibi konuşmayan sussun, benim gibi düşünmeyen akıllı olsun, benim gibi giyinmeyen üniversiteye giremesin, benim çektiğim filmi beğenmeyen yazmasın,"dır hadisenin özü. Paris Hilton, YouTube, Kurtlar Vadisi fark etmez.
MEHMET TEZ
|