* Karayolları ve İETT arazisinin satışı konusunda ne düşünüyorsunuz? Ahmet Nazif Zorlu'nun Karayolları arazisine ilgisini şöyle değerlendiriyorum: O bölgede olmak sadece kâr için değildir, orası bir prestij noktasıdır. Orada var olmak, bilançonun altını kestiğiniz zaman başa baş noktada bile olsanız bir artıdır. Dubaililer'in aldığı İETT arazisine gelince, o da artık bir namus meselesi oldu. Adamın burgu kuleleri gökyüzüne çıktı, eleştirildi, takdir edildi filan, şirket neredeyse Türkiye'de İETT arazisiyle birlikte anılır oldu. Orayı kaptırsaydı, Türkiye'de neredeyse paçasını da kaptırmış olurdu. Onun için her iki projenin değeri de arazinin değeriyle ölçülemeyecek noktalara geldi. Bu nedenle onları bir gayrimenkul geliştirme projesi olarak görmemek lazım.
* Siz satın almalarla ilgilenmiyor musunuz? Bu tür yerlerde yoğun bir rekabet var. O rekabetin içinde markanızı korumak adına bir şeylerden fedakarlık edeceksiniz ve çarpışacaksınız. Orada olmak istemedik. Çünkü o, insanı olmaz noktalara götürüyor. Hani kamu ihaleleri yapılır, yüzlerce kişi girer, kırarlar kırarlar, öyle bir noktaya gelir ki zarar noktasındadır. Ama kimse yaparken zarar etmeyecektir. Bir şekilde kâr etmenin yollarını arayacaktır.