|
|
Tiyatroları koruyalım, AMA NASIL?
AKM konusundaki düşüncelerimi daha önce yazdım. Onunla da kalmadım, gelenler hatırlayacaktır, büyük salondaki SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) gecesini sunarken, bakanlığı bu binaya dokunmamaya çağırdım. Ve salondan büyük alkış aldım. Bu konudaki görüşüm değişmedi. AKM binasını hem bir mimari eser olduğu hem hâlâ çok işlevsel hem de bunca yıldır artık kentle, kentin kültür yaşamıyla ilişkili sayısız anımızla bütünleştiği için koruma gereğine inanıyorum. Bu konuda ben ve benim gibi ılımlı düşünenleri belki ikna edebilmek için, bakanlığın asıl başka bir şey yapması gerekirdi: O binanın yerine konacak yapının bir projesini, bir maketini sunmak. Bu bile yapılmadı. Yıkıldığında yerine ne geleceği belli olmayan bir kültür merkezinin yok olmasına nasıl onay verebiliriz ki? Ama tiyatrocuların benzer konudaki bir girişimine katılmıyorum. O da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'ni koruma çabası. Gençler bilmez, ama yaşlılar niye yazmazlar, bilmem... O bina asla tiyatro olarak yapılmadı. Bir zamanlar bu alanda açılan İstanbul Sergisi'nde Sümerbank pavyonuydu burası. Sonradan tiyatroya çevrildi. Ama bence dünyanın en kötü akustiğine sahip salonudur: Ön sıradan bile sahneyi duyamazsınız. İşte o binayı koruma gereğine inanmıyorum. Yıkılsın ve yerine daha elverişli bir şeyler yapılsın. Ama bunda da aynı şey: Nerede o yeni binanın bizi de heveslendirecek projesi, tasarısı, maketi?
|