| |
|
|
Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar
Abuzittincim, Çok şükür memleketteki işsiz sayısı 2 milyon 608 bin kişiye düşmüş. 2 milyon 600 bini anladım diyelim, 8'i nasıl saptadınız bilader? Yav, biz nüfus sayımında insanları hindi gibi kümese sokup gene de doğru dürüst sayamamışken bu 8'i nerden buldunuz, nasıl çıkardınız? Bu rakamın doğruluğuna ben nasıl inanim? Abuzittincim bu kadar da mı kerizim? Neyse önemli olan kerizlik derecem değil şu YouTube sansüründen sonraki durum. Bazı yabancı gazteler, YouTube'u kararttık diye, bizi "internette sansürcü" ülkeler arasına sokmuş. İran gibi, Kuzey Kore gibi filan.. Şimdi "..vay efendim nasıl olur da bu ülkelerle aynı kefeye konur muşuz!?.." Buna bozuluyoruz. Bozulmayı bırak tedbirini almaya bak.. Evvela şunu bilelim ki bu gibi işler "yasaklama" ile olmaz.. Niye olmaz.. Yasağı koyduk diyelim.. Eee kötü niyetli dış mihraklar bizleri küçük düşüren yayınlarını sürdürebilirler. Bunu biz görmeyiz ama bütün dünya görür. Onun için işi kökünden çözmeli. Mesela casus uçaklar. İnsansız, o oyuncak gibi olanlar.. Gültekin Avcı'nın (Ağır Ceza Hâkimlerinden) "İstihbarat Oyunları" adlı kitabında okudum. Yunanistan bile bu uçaklardan yapıyormuş. Yunanistan yaptığına göre biz de haydi haydi vardır. Düşünebiliyor musun kanatları kredi kartı boyunda. Pencereden içeri rahatlıkla girermiş. İçine bi de patlayıcı yerleştir uçağı sal.. Artık YouTube mu efendim Washington Post mu kim senin aleyhine internetten yayın yapıyor.. Pencereden adamların kafasına dal! Bak bakalım bi daha yapabiliyorlar mı? Tabii burada bi şeye dikkat etmek lazım. Uçağın kuyruğunda Türk bayrağı olmamalı.. Bizim gönderdiğimiz belli olursa gene bi sürü tantana çıkar. Yok AB'den veto, ABD Temsilciler Meclisi'nden protesto.. Canımızı sıkarlar. Gerçi oralara da bu uçaklardan gönderilebilir ama işi fazla uzatmamak lazım. Bu arada güzel bi haber, İstanbul'da boğazın altından geçecek tüp tünelin ilk parçası bugünlerde denizin 60 metre dibine yerleştirilecekmiş. Bu, çimento ağırlıklı inşaat. Geçenlerde Deprem Konseyi'nde görevli Prof'lardan biri İstanbul'da imal edilen çimentoların yüzde 60'ının yapı normlarına uymadığını söylemişti. Adam bu açıklamayı yaptı, hafta geçti geçmedi Hükümet Deprem Konseyi'ni dağıttı. Başta medya kimseden "çıt" yok! Bilader evler durup dururken çöküyor. Adamlar "İstanbul'daki çimentolarla sağlam inşaat yapılamaz!" diyor, biz de bu çimentoyla denizin 60 metre dibine tüp yerleştiriyoruz. Nasıl olacak bu iş? Bunu Hacı Süleyman efendiye de sordum.. Hani aktar dükkânı olan Süleyman efendi. "Hacı efendi sen o tünellerden geçerken korkmayacak mısın?" dedim. "Allahın izniyle bi şey olmaz" dedi.. Tünele girmeden meyan kökünü az kırmızı biberle iyice karıştıracan..?" "Korkuyu bastırsın diye içmek için mi?" "Hayır... Sürmek için. Beton gibi yapar.. İstersen Manş tünelini geç!" O-ooh İstanbul daha şimdiden önlemini almış kardeşim.. Kim neye itiraz etsin ki? Münasip yerlerinden öperim Abuzittincim. Kardeşin Güneş.
|