|
|
Daha ne diyebilirim ki?
VİZONTELE
ÇARŞAMBA günü saat 15.00 sularında 4122 numaralı SMS hattımıza bir izleyici notu geldi. Aynen şöyle yazıyordu: "Dizi oyuncularının dizideki gibi ağa, kapıcı, vali vs. olmadıklarını anlatan programlar istiyoruz. Zira köyde gazete veya dergiye ulaşmak çok zor." "Acaba yanlış mı anlıyorum?" diye birkaç kez okudum. Hayır, yanlışlık yoktu. Bu ülkenin gazete, dergi giremeyen köylerinde insanlar kahvede toplanıp izledikleri yerli dizi karakterlerini "gerçek" sanıyorlardı. İlk bakışta size abartılı gelebilir ama hayatında bir kez bile sinemaya gitmemiş, köy kahvesinde arada bir izlediği ve insanların nasıl olup da içine sığdıklarına bir türlü akıl sır erdiremediği kutuya hâlâ "vizontele" diyen insanlar vardı demek ki... Filmdeki sahneyi hatırlayın: Belediye başkanı "Zeki Müren'i karşınızda göreceksiniz" deyince, ahaliden biri safça soruyordu: "Zeki Müren de bizi görecek mi?.." Dağ köyünde İzafiyet Teorisi'ni kimin bulduğunu cep telefonundan internete bağlanarak öğrenen genç kızlar vardır elbette... Ama belli ki Peker Açıkalın'ı gerçekten de İstanbul'da kapıcılık yapan bir adam sananlar da var!.. Yıllardır bu sütunlarda, "Türk insanı televizyonun kötü etkileri karşısında korunmaya muhtaç. Bu nedenle yayıncılar, yapımcılar ekrana program sürerken iki kere düşünmek zorundalar" deyişim işte bu yüzdendir. "Beğenmeyen izlemesin kardeşim" diyenlerin gözüne sokmak için o mesajı elektronik posta kutumda saklıyorum. Daha ne diyebilirim ki?..
|