  |
|
Cem, buna gerek var mıydı?
 Geçen haftanın büyük olayı tabii ki; Cem Yılmaz'ın yeniden stand-up gösterisi ile sahnelere geri dönmesi idi. Ne yapıp ne edip, bu gösteriyi izlemek lazımdı. Ancak biletler tükenmişti. Ben de daha önce Cem Yılmaz'ın 'Hokkabaz'ı ile ilgili iki ters yazı yazdığım için cezalıydım; yani davetli değildim. Bir şeyler yapıp olay yerine intikal etmek lazımdı. İmdadıma, yeni tanıştığım bir yazar arkadaşım yetişti. Sayesinde kimseye çaktırmadan salona girdim. Ön sıralarda beni gören Cem Yılmaz'ın basın danışmanı hafif bir şaşkınlık krizi geçirdi. "Rahşan Gülşan! Nasıl yani? Cem'in haberi var mı?" diyebildi. Sonra da yazdığım 4 adet (Ben sadece 2 kez yazmıştım) Cem Yılmaz aleyhine yazıdan bahsetti. Neden bu kadar kötü şeyler yazmışım, problemim neymiş filan gibi can sıkıcı cümlelerin ardından yanımızdan uzaklaştı. Bense içimden "Lütfen, ışıklar sönene kadar korumalar gelip beni salondan atmasınlar diye dua ettim!"
KALBİM DURACAKTI!
Cem Yılmaz'ı yeniden sahnede görmek mükemmeldi. Gösterisine çok hızlı başladı. Ancak ilk kırkbeş dakika 'Hokkabaz', 'G.O.R.A' ve 'Vizontele'de oynadığı karakterlerle ilgili yapılan eleştirileri yanıtladı. Bazı cümlelerde nedense içime göz göze geliyoruz endişesi kapıldı. Armağan Çağlayan'a laf attığı bölümlerde dönüp "Adı neydi?" dediğinde; kalbim duracak zannettim. Lakin hatırlarsanız, Çağlayan'ın standup gösterisinin haberini ilk ben vermiştim. Hiç gerek yokken Cem Yılmaz'ın uzun uzun bu eleştirilere cevap vermesi tatsızdı. Ama bunlara bile katıla katıla güldük. İkinci yarı ise özellikle askerlik anıları bölümü süperdi. Gülmekten sesim kısıldı. Gerçekten kendisinin de söylediği gibi yaptığı espriler, yazılınca veya anlatınca bi halta benzemiyor; gidip ondan duymak lazım. Gösteri bittiğinde yüzüme giren kramp ve gülmekten kısılan sesimle meşguldüm. Cem Yılmaz isterse kapıya adımı versin; gösterilerine, filmlerine sokmasın! Ben yine de onu izlemeye devam edeceğim. Çünkü o çok özel biri, görünüşe göre uzun süre onun gibisi gelmeyecek. Gösteri bittiğinde söylediği gibi 'Stand-up onun mesleğidir, ona aittir ve bu yaptığından ötesi de yoktur!'
BİZ ZATEN BİLİYORUZ
İyi de Cem'im Yılmaz'ım, nazlı çiçeğim; neden Armağan Çağlayan'ı kendine muhatap aldın? Durup dururken kendi seviyene çektin ve bir de dün gazetelerde okuduğumuz 'fötr şapkalı protesto'ya maruz bıraktın kendini? Cumartesi Armağan'ı izlemeye gittim. Tabii ki iki gösteri karşılaştırılamaz bile. Armağan'ın gösterisini başkaları yazmış o da oynuyor. Hedef kitlesi, tarzı tamamen farklı. Armağan'la ilgili laflarını magazin muhabirlerinin burnuna dayadığı kameralara söyleseydin; gerçekten çok gülerdik. Ama şovunda tasarlayıp söylemen, üstelik bunu repertuvarına alıp iki gece üst üste tekrarlaman çok tuhaf geldi bana. Ama Cem, yaptığın hareketle elmalar ile armutları bizzat kendi ellerinle karıştırmış olmadın mı? Armağan Çağlayan, cevap vermekte haklı olmadı mı? Sana hiç yakıştı mı? 10 yıldır Kâbe gibi tapındığımız gösterini nasıl Armağan Çağlayan'ın gösterisi ile bir tutarsın? Galiba bunu tekrar tekrar duymak istiyorsun: Evet Cem Yılmaz, stand-up senin işin. Evet Cem en iyisi sensin! Ama evet Cem senin söylemene gerek yok, biz bunu zaten biliyoruz...
|
