|
|
|
|
|
|
Benim edecek sözüm var yoksa defteri kapatırdım!
* İlk albümünüzden bugüne 41 yıl geçmiş. Bu süreçte başka kimsenin şarkısını söylemediniz. Bunca yıl şarkı sözü yazan, besteleyen birinin kendini tekrar etmemesi mümkün mü? Hiçbiri birbirine benzemeyen 100'den fazla şarkı yazdım; bunu da konserlerde çok rahat anlayabilirsiniz. Her insan her gün değişir, her insanın her gün anlatacak bir hikayesi vardır. Her insan bütün bunları sadece o günkü bildikleriyle yazarsa, yarın bir şey öğrenmezse kendini tekrar başlar. Müzisyen olan ya da bu işe emek harcayan biri dinlerse bu albümü, tekrar edilmediğini görür. Ayrıca kendimizi tekrar edecek olsaydık, sözümüz bittiğinde defteri kapatırdık! Bestecilik sabah kalkıp akşam yatarak yapılmaz. Çünkü size verilen 3.5-4 dakikada her şeyi anlatmanız lazım, uzun metrajlı değildir. Bunu söylerken esas olan samimi olmak ise, işte o zordur. Ben de zor olana talip oldum yıllar önce.
*
Niye kimsenin şarkısını söylemediniz? Çünkü benim edecek sözüm var. Ben kendimi anlatmak için şarkı söylüyorum. Bir tek 82'de 'Canım Sıkılıyor Canım' albümünde Abdurrahman Kızılay'dan alınma bir Kerkük türküsü söyledim; 'Altın Hızmal Mülayim...' Çok severdim bu türküyü.
* 41 yıl boyunca hiç mi değişik bir tat, koku yakalamak istemediniz? Rradikal bir cevap vereyim; Nazım Hikmet başkasının şiirini kitabına koyar mıydı?
* Aynı şey mi? Hiç mi başkasının şarkısını beğenmediniz, söylemek istemediniz? Ben kendimi anlatmaya; kendimi büyütmeye, kendimi çoğaltmaya çalışıyorum.
* Beste yaparken, söz yazarken kendinizi hırpalar mısınız? Çok ciddi olarak. Kendime kızdığım, bağırdığım çok olmuştur yazdığımı beğenmediğimde! Başkasına bağıracağıma kendime bağırıyorum. Mazoşist bir durum!
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|