|
|
İstanbul ressamı Civanyan
Babası Hovhannes Ağa, Sultan Abdülmecit döneminde saray müzisyeni, yetenekli bir kemancıdır. 'Usta Civan' adıyla nam salan ağanın yedi çocuğundan biri olan Mıgırdiç Civanyan, zeki olmasına karşın, haksızlıklara dayanamayan kişiliği nedeniyle ne okulda dikiş tutturur, ne küçük yaşta çırak verildiği mesleklerde. Çünkü gönlü 'resim' sevdası bezenmiştir. 14 yaşında okulu, bir daha dönmemek üzere terk eder. Tesadüfen girdiği Hovhannes Kasparyan Kumpanyası'nın en genç üyesi olarak tiyatronun dekorlarını yapacak; ardından Çırağan Sarayı'nın süslemelerini gerçekleştirecektir. Bütün bunlara rağmen resimlerini sergilemek için ne salon kiralamaya, ne gazetelere ilan vermeye gücü vardır. Tuvallerini koltuğunun altına alıp, Beyoğlu gibi İstanbul'un kalabalık cadde ve sokaklarını mekan tutacak, tablolarını yabancıların yoğunlaştığı semtlerde, duvar diplerinde açtığı sergilerde gelen geçene yok pahasına satacaktır. Tuval bulamadığı zamanlarda ise resimlerini ahşap, teneke ya da sac üzerine nakışlayacaktır. Peki, resimlerinin özeliliği mi? Onu da Bir İstanbul Ressamı Civanyan kitabının yazarı Mayda Saris anlatsın: "Sınır tanımaz hayal gücünün etkisiyle, şaşırtıcı ve ilginç oyunları gerçekleştiren yetenekli ressam, İstanbul'da gün batımında yaşanan romantizmi tuvaline aktarırken, ışığı kendine özgü yorumlayarak yapıtlarında gizemli bir atmosfer yaratmayı başardı." Yine Mayda Saris'e göre, büyük bir olasılıkla Civanyan'ın Rus Sefareti önünde sergilediği çalışmaları gören Ayvazovski, bir buluşma sırasında şu öneride bulunacaktır: "Deniz manzaralı tuvallerini Ayvazovski olarak imzalarsan daha pahalı satma olanağın olur." Fakat Civanyan bu öneriyi kabul etmeyerek deniz manzaralarında yine kendi imzasını kullanacaktır.
ZORUNLU GÖÇ II. Abdülhamit döneminde Anadolu'da baş gösteren Ermeni olayları sırasında polis takibine alındığı için 1894'te Odessa'ya göç etmek zorunda kalacak; yedi yıl Odessa'da, dört yılda St. Petersburg'da yaşadıktan sonra, 1905'te İstanbul'una dönecek ve yaklaşık bir yıl sonra da, 14 Şubat 1906'da hayatına son noktayı koyacaktır. Raffi Portakal, Bir İstanbul Ressamı Civanyan kitabının 'sunu'sunda şöyle diyor: "Mayda Saris, Ermenice ve Türkçe kaynakları taradığı, yurtiçinde ve yurtdışındaki sanat kuruluşlarının arşivlerini araştırdığı uzun bir çalışma döneminin sonucunda Civanyan'ın yaşam öyküsündeki bölük pörçük parçaları bir araya getirdi. Sanat tarihimizin bu çok ilginç ve özgün kişiliği hakkında böyle bir çalışmanın bir gün mutlaka birileri tarafından yapılması gerekiyordu. Bunu gerçekleştirmede küçük bir payım olduğu için kıvanç duyuyorum." İngilizce ve Türkçe yayımlanan kitapta, 'Batı Etkisinde Türk Resmi ve Asker Ressamlar', '19. Yüzyıl Osmanlısında Ermeni Ressamlar' ve 'Batı Tarzı Ressamlar ve Sultan Abdülaziz Dönemi' bölümleri ise hem bir dönemin resim dünyasını ve anlayışını, hem de Civanyan'ı daha iyi tanımak, yapıtlarını daha bilgili yorumlamak için bir anahtar... Boğaz'ı, Rumelihisarı, Üsküdar'ı, Pendik ve Adalar'ı, Kalamış ve Fenerbahçe'si ve tabii Kız Kulesi ile İstanbul'a bir de Civanyan'ın baktığı yerden bakın... Bir sanatçının, yaşadığı şehre bundan güzel armağanı ne olabilir?
|