|
|
|
|
|
Bir Yahudi uğurlamıştı
|
|
83 yıl önce sürgüne yollanan son halife Abdülmecit'i Çatalca'dan Yahudi istasyon şefi uğurlamıştı.
Türkiye'den 4 Mart 1924'te sürgüne gönderilen Abdülmecit Efendi ve ailesine, dinlenmesi için Çatalca İstasyonu'ndaki dairesini tahsis eden Yahudi istasyon memuru, teşekküre karşılık şöyle demişti: "Hanedanınız Türkiye Musevileri'nin velinimetidir. Atalarımız İspanya'dan sürüldüğünde onları yok olmaktan siz kurtardınız. Bu kara günlerinizde hizmet etmek vicdan borcumuzdur."
Son Halife'yi bir Yahudi uğurlamıştı
Türkiye'den 4 Mart 1924'te sürgüne gönderilen son halife Abdülmecid Efendi'yi Çatalca İstasyonu'ndan Yahudi bir istasyon şefi uğurlamış ve "Hanedanınız, Türkiye Musevileri'nin velinimetidir. Atalarımız İspanya'dan sürüldükleri zaman onları yok olmaktan siz kurtardınız. Size bu kara günlerinizde hizmet etmek, vicdan borcumuzdur" demişti. Halife'nin, hilâfet konusunun bir kongrede ele alınması yolundaki çağrıları ise sonuçsuz kaldı, zira o tarihte Türkiye dışında bağımsız olan tek bir İslam ülkesi yoktu.
Salih Keramet Nigâr, son halife Abdülmecid Efendi'nin özel sekreteriydi ve 1924 Mart'ında Türkiye'den onunla beraber ayrılanların arasındaydı. Tam 40 sene sonra, 1964'te, Abdülmecid Efendi'nin sürgünü ve cenaze macerası hakkında belgesel bir kitap yayınlayan Salih Keramet Nigâr, eserinde Halife'nin Türkiye'den bir Yahudi tarafından uğurlandığını anlatıyordu. İşte, Salih Keramet Nigâr'ın "Halife İkinci Abdülmecit" isimli kitabının bu hadise ile ilgili bazı bölümleri: "...Yol hazırlıkları ancak sabaha karşı tamamlanabildi. Halife hazretleriyle oğlu Şehzade
Ömer Faruk, kızı Dürrişehvar Sultan ve kadınefendiler, ... alt kata indiler. Binek taşında bekleyen ve elini öpen eşime Efendimiz, "Sizi de birlikte götüremediğimize esef ederim kızım; ileride imkân olursa ayrıca çağırtırım" dedi. Kendisini son defa selâmlayan yaverini kucakladı, arabasına binmeden önce de ellerini açarak milletimizin ve memleketimizin selâmetine dua etti. ...Edirnekapısı'na vardığımız sıralarda gün ağarmaya başlamıştı. Çekmeceler'den sonraki yolculuk epey zahmetli oldu. Bozuk şosede arabaların çamurlara saplanmaması için jandarmalar yol kenarlarından büyükçe taşlar topluyor, tekerlek geçitlerine döşüyorlardı. Arada iki üç kere de mola vererek nihayet öğleden sonra Çatalca demiryolu istasyonuna varabildik. Rumeli Demiryolları Şirketi'nin oradaki âmiri meğer bir Musevi yurttaşımızmış. Efendimizin ve ailesi âzâsının dinlenmelerine elverişli başka bir yer bulunmadığı için üst kattaki dairesini böyle habersiz gelen yüksek misafirlerin istirahatine tahsis etti, çoluk çocuğuyla da ... ikramlarına koyuldu.
GÖZLERİ YAŞARDI İçten gelen bu saygı ve sevgi yardımlarına efendimiz tarafından takdirle teşekkür ettiğimiz zaman da "Osmanlı Hanedanı, Türkiye Musevileri'nin velinimetidir. Atalarımız İspanya'dan sürüldükleri, kendilerini koruyacak bir ülke aradıkları zaman onları yok olmaktan kurtardılar. Devletlerinin gölgesinde tekrar can, ırz ve mal emniyetine, din ve dil hürriyetine kavuşturdular. Onlara, bu kara günlerinde elimizden geldiği kadar hizmet etmek bizim vicdan borcumuzdur" dedi ve gözlerimizi yaşarttı"
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|