| |
|
|
Çürük kapak, çürük kafa
Ramazan Kurnaz önüme fotoğrafı koyunca gözlerim doldu. Bir baba. Kucağında 5 yaşındaki kızının cansız bedenini taşıyor. 5 yıl boyunca yememiş yedirmiş, giymemiş giydirmiş. Önümüzdeki yıl okula başlayacak bir minik beden. Ama cansız. Annesinin elinden tutmuş sokakta yürürken, bastığı karton çöküyor ve 5 yaşındaki minik kız üzeri kartonla kapanmış kapaktan kanalizasyona düşüyor. 5 kilometre sürükleniyor. Sonunda ailesine cansız bedeni teslim ediliyor. Suç kimde? Elbette ki, rögar deliğinin üzerine, "karton" kapak koyan, bu "çürük" kafada. Bin bir özenle, gözden sakınılarak yetiştirilmeye çalışılan bir çocuğun canına mal olan bir "sorumsuzluk"... Hadi elimizi korkak alıştırmayalım, bir "hayvanlık." Birincisi bu canın hesabını kim verecek, ikincisi olacak şey değil ya, de ki hesap verildi, o can geri gelecek mi! Ama tabii o hesabın sorulmasının "diğer canlar" için önemi var. O kapağı oraya koymayanın, kartondan kapak koyanın, koyduranın, koyulmasına göz yumanın öylesine "ibretlik" bir hesap vermesi lazım ki, bir daha sorumsuzca bir iş yapacak olanın aklından "o ceza" hiç çıkmasın. Bırakın kartondan kapak koymayı, çelik kapak koyarken bile dayanıklılık testini yapmadan koymasın. Tabii benimkisi boş bir temenniden ibaret. Ne olacağını hepimiz biliyoruz. İş en fazla bir "işçiye" kadar gidecek. O da "taksir sonucu ölüme sebebiyet vermekten" hâkim karşısına çıkacak. 6 aya mahkûm olacak. O da tecil edilecek veya paraya çevrilecek. Ve aynı adam veya bir arkadaşı yine benzer bir sorumsuzlukla başka canlara mal olacak. Yazık bize. Çok yazık!
|