|
|
Darbe, lideri ve eyalet sistemi
Türkiye kafası karışık insanların ülkesidir. Dünün faşisti bugün karşınıza kökten demokrat olarak çıkabilir. Veya sosyalist diye birlikte yola çıktığınız insanların aslında ağır ırkçı olduğunu fark edebilirsiniz. Elbette değişim diye bir gerçeklik vardır ama bu topraklarda tanık olduğumuz değişim gerçekten insanın ağzını bir karış açık bırakacak nitelikte. Bakınız, şekil a: Kenan Evren. Yaklaşık 30 yıl önce darbe yoluyla yönetime el koymuş, küçük çocukların yaşı büyütülerek asılmasına onay vermiş bir insan. Lütfü Doğan ona "Güneş Müftüsü" demişti. Hani köylerde, kasabalarda namaz çıkışı insanlar cami avlusunda toplanır, aralarında en bilgili gördüklerine sorular yöneltir. O da doğumdan dünyanın oluşumuna, Bush'tan İran'a kadar her konuda konuşup insanları aydınlatır. Gençler hatırlamaz Evren bir dönem böyleydi. Turistik bölgelerde halka "Soğan kestiğiniz bıçakla ekmek kesmeyin"den tutun, siyasete, ekonomiye, televizyon programlarına kadar her konuyu içeren konuşmalar yapardı. Sırf bunları yapmazdı elbette. Onun yönetiminin oluşturduğu bir Diyarbakır Cezaevi vardı. Sıradan Kürdü PKK'lı yapan bir kurumdu. Hasan Cemal "Kürtler" isimli kitabında çok güzel anlatmıştı, insanlara sırf etnik kökeninden dolayı en aşağılayıcı muamelelerde bulunulurdu burada. Kıçına cop sokulanlardan pislik yemeğe zorlananlara kadar türlü rezil örnek yaşanmıştı. Çünkü onlar Kürt'tü. Şimdi, onlara bu muameleyi layık gören darbenin lideri çıkıp hepimizi hayretler içinde bırakacak açıklamalar yapıyor. Ardında darbe lideri dışında bir imaj bırakmak için olabilir veya nedamet getirmiş olabilir. Gerekçesi ne olursa olsun, görmezden gelinecek sözler değil. Değil, çünkü herkesin, özellikle kimi sivil siyasetçilerin bölünme paranoyasına, "öteki"ni düşman gösterme yarışına girdiği bir ortamda bir darbenin lideri çıkıyor, üstelik Kürtlere hiç iyi gözle bakmamış bir darbenin lideri, bakın neler diyor: "DTP Meclis'e girsin. Meclis'e komünist de giriyor. Bu da girsin. Biz istediğimiz kadar hayır diyelim, orada bir Kürt devleti var. Türkiye ileride eyalet sistemine geçebilir. Kürtlere kardeş muamelesi yapmalıyız. Kerkük'te haklarımız var ama gidip de işgal etmemize karşıyım." Bunlar Türkiye'de hiçbir sivil siyasetçinin kolay kolay söyleyemeyeceği, söylese bile arkasında duramayacağı laflar. Ve bu lafları 12 Eylül'de "Kürt yoktur, dağ Türkü vardır" diyen bir darbe lideri ediyor ve sivil siyasetçiler hala "Kerkük'e girelim" diye Meclis'ten yetki kararı çıkarmaya çalışıyor. Dediğim gibi, Türkiye'nin kafası karışık. Umarım bu karışıklığı bir kazaya uğramadan atlatırız.
|