|
|
|
|
|
|
'Seni taşıyamadım' diyor ağlıyordum!
Oğlu Yigit Şan'ı kucağına alana kadar aksiliklerle dolu 9 ay yaşayan Sonay Dikkaya: İlk 15 gün 'Özür dilerim annecim, seni taşıyamadım. Çıkmak zorunda kaldın' diye ağladım. Suçluluk duygusu yaşadım!.
NTV'nin haber spikeri Sonay Dikkaya ile sanatçı Ufuk Yıldırım'ın çocuk özlemleri; oğulları Yiğit Şan'ın vaktinden 'çok önce' doğmasıyla sona erdi. 26 Ekim 2006'da dünyaya gözlerini açan 680 gramlık bebeklerini beklerken, defalarca düşük tehlikesi yaşayan çift; doğumdan sonra da 3 ay hastanede mücadele verdi. İlk hamileliğinde dış gebelik yaşayan, ikinci denemede kalpleri duran ikizlerini kürtajla aldırmak zorunda kalan Sonay Dikkaya, 2005'te başarısızlıkla sonuçlanan tüp bebek girişiminin ardından yaşadıklarını Yeni Aktüel'den Özsel Tortop'a anlattı:
ARTIK OLSUN İSTİYORDUM
* Doktor bana 'Çok güzel yumurtaların var; bırak tüp bebeği' dedi ve hamile kalabileceğim bazı günleri söyledi. Hakikaten de o günlerde, 2006'nın mayısında hamile kaldım. Ama dış gebelikten korkuyordum. Sinirlerim çok bozuktu. 'Artık bu bebek olsun' diyordum ve bir daha dış gebelik ameliyatı, kürtaj olmak istemiyordum.
* Ağustosta bebeğin kol, bacak ve baş ölçümünde gelişim geriliği olduğu tespit edildi. Amniyosentez testi istendi. Benden alınan suyun içinde çok kan vardı. Herkesin sapsarı pırıl pırıl, benimki kanlıydı! Sonuçlarda down sendromu çıkmadı ama gelişme geriliği devam ediyordu.
* Eylülde tekrar işe başladım. Her şey yolundaydı ama bir gece, musluk açılmışçasına kanama başladı. Hemen ambulans geldi, ağlaya ağlaya hastaneye gittik. Serumlar bağlandı. 'Bu sefer hem bebek, hem ben ölüyorum' diye düşünmüştüm.
ELİME BİR POMPA VERDİLER
* Hamileliğimin 26'ncı haftasında bebek sağlıklıydı ama yine kanamam oldu. Rahim ağzı iki santim açılmıştı; bebek düşmesin diye dikiş attılar. Herhangi bir risk taşımamak için doktor artık hastaneye yatmamız gerektiğini söyledi; 23 gün kaldık.
* Eve çıktıktan sonra arada bir, küçük kanamalar oluyordu. Bir seferinde hastaneye giderken, 'Bu sefer kesin düştü' dedim ama Yiğit Şan azimli çıktı. Ancak o olaydan sonra tam bir gün hareketsiz kaldı! Ertesi gün yani 26 Ekim'de ise doğum gerçekleşti. Oğlum, 30.5 santim boyunda ve 680 gramdı!
* Yiğit Şan minicik olduğu için yeni doğan yoğun bakım ünitesindeydi. Elime bir pompa verdiler ve sütümü çekmemi istediler. Çok üzüldüm. 'Pompaya mı süt vereceğim?' dedim." Ertesi gün bebeği uzaktan gördüğümde şoke oldum; ağlayamadım. Doktorlar ağlamadığım için çok korkmuş!
* İlk 15 gün hep 'Özür dilerim anneciğim seni taşıyamadım, çıkmak zorunda kaldın' diye ağladım. Vicdan azabı çektim, suçluluk duygusu yaşadım. Hemşireler beni teselli etti.
KALBİM KÜT KÜT ATIYORDU
* Doğduktan tam bir ay sonra onu kucağıma aldım. Her tarafında kablolar vardı ve göğsüme koydular. Ellerim korkudan ter içindeydi; kalbim küt küt atıyordu. Tırnaklarını, tenini hissettim. Kucağımdayken kanındaki oksijen hep 100'dü, bıraktığımızda 80'lere düşüyordu.
* 19 Ocak'ta evimize döndük. Hastaneden çıkarken Yiğit Şan 2 kilo 50 gram ve 41.5 santimlik bir delikanlı olmuştu. Artık büyümeyi bekleyen sağlıklı bir bebek... Sadece prematüre bebeklerde sık rastlanan bir fıtık operasyonu geçirmesi gerek, o kadar.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|