|
|
Cuma'ları Küresel Isınma Hutbesi verilemez mi?
Evet, kesinlikle bu konunun farkına varmamız, gözlerimi açmamız ve sonra da ne yapacaksak yapmamız gerekiyor. Her sabah evden çıkarken karşımda pırıl pırıl güneşi görünce artık çok tedirgin oluyorum. Bir zamanlar yağmurun tam olarak kaçta başlayıp, kaçta biteceğini bilen meteoroloji günlerdir yanılıyor. Durum çok ciddi, bitleneceğiz diyorum! İstanbul'un susuz zamanlarını hatırlayanlar var mı? Ben o günlerde yurtta kalıyordum. Haftada bir zor yıkanıyorduk ve saçlarımızdan yağlar damlayarak dolanıyorduk. Önce biz gazetecilerin meseleye uyanması gerek. Çünkü ülkemizde hükümetleri bu gibi, doğrudan oya dönüşemeyen konularda uzun uzun dürtmek gerekiyor. Tabii Diyanet İşleri Başkanlığı da meseleye uyanmalı.
Önlem almaya mecburuz Hafta başında İbrahim Tatlıses'in içkili ortamda dua ettirmesinin caiz olup olmadığı konusunda ilahiyatçılar birbirine girdi. Böyle 'gaydırı guppak' konuları bırakıp silkelenin derim. Mesela cuma namazlarında bildiğimiz kadarıyla verginin ne kadar kutsal bir şey olduğu gibi konularda hutbe veren imamlarımızın konuları arasına 'küresel ısınma' konusu eklenemez mi? İbadet sonrası açılan zihinlere doğrudan birtakım yararlı fikirler zerk edilse fena olmaz mı? Tanrı, bize verdiği nimetleri korumamızı istemez mi? Bu bir nevi cihad sayılmaz mı? Tanrı yeşil değil mi? Cumaları, küresel ısınma hutbesi! Bu arada hükümet 20 milletvekilinin katılımıyla (Buna da şükür) bu konuda bir önlemler paketi almak için oturum yapacakmış. Kararların ağırlıklı bölümü suya zam, yeraltı sularına sayaç takıp para alma şeklinde gelişiyor. Bir de memurların sabah 07.00'de mesai yapmaları kuralı var. Dar gelirli vatandaş ve memurlar 'Küresel Isınma Önlemleri' paketinden pek hoşlanmayacaklar. Sabahları ve su faturası ödeme günlerinde bu evlerden 'Küresel ısınmanın da...' diye başlayan küfürler yükselecek. Ama bu kez fena halde mecburuz. Yoksa yeni nesillere toprakta yetişen domatesleri, resimler ve çizimlerle anlatmak zorunda kalabiliriz!
|