|
|
Irkçılığın sanal olanı da suç
İnternette sürdürülen ırkçı propaganda konusunda hukukçular net: TCK'daki yasalar, ırkçı sitelerin kapatılmasına izin veriyor.
İnternette ırkçılığı denetlemek mümkün
İnternette ırkçılık aldı başını gidiyor, suç(lu)lar övülüyor, katiller cinayetlerini sanal ortamda tezgâhlıyor, tehditlerin ise bini bir para.
Hrant Dink cinayetinden sonra katillerin internet kafelerden çıkmadığı tespit edildi, internetin ırkçılık propagandasını kolaylaştırdığı anlaşıldı. Irkçı tehlike sanal alemde çığ gibi büyürken, İstanbul Barosu avukatlarından Mehmet Uçum ve Ergin Cinmen, var olan yasalarla da buna engel olunabileceği görüşünde. SABAH gazetesi hukuk müşaviri Av. Mehmet Uçum, internetteki hukuka aykırılıkların ancak ulusal üstü bir hukukileştirmeyle düzenlenebileceğini, ama ulusal sınırlar içinde denetleme, filtreleme, hatta erişimi engelleme gibi önlemler alınabileceğini söylüyor. Irkçılığı, faşizmi ve şiddeti mücadele yöntemi olarak gören çevrelerin, interneti hem bir propaganda ve örgütlenme aracı, hem de suç işlemeye dönük bir arena olarak kullandığını söyleyen Av. Ergin Cinmen, TCK'nın 6. Maddesi'nin G Bendi'nde yer alan 'işitsel ve elektronik iletişim aracıyla yapılan yayınlar' ifadesinin önemli olduğuna dikkat çekiyor. Cinmen, ayrıca herhangi bir suçun yayın yoluyla gerçekleşmesinin ağırlaştırıcı sebep olduğuna dikkat çekiyor.
TESPİT ETMEK KOLAY Servis sağlayıcı, içerik sunucu ve erişim sağlayıcının hukuksal sorumluluklarına işaret eden Av. Uçum; işin bir de kullanıcı tarafı olduğuna değiniyor: "Bireysel kullanıcılar, interaktif ırkçı sitelere girip görüşlerini yazdıkça, ırkçı propaganda yaptıkça, suçu ve suçluyu övdükçe, suç işlemeye tahrik ettikçe hukuki ve cezai sorumluluk altına girerler." Servis sağlayıcının, içerik sunucunun uluslararası ortamlarda bile kolaylıkla tespit edilebildiğini; internet kullanıcılarının da IP numaralarından takip edilebildiğini hatırlatan Av. Uçum, TCK'nın 216. Maddesi'nin kin ve düşmanlığı tahrik edenlerin 'açık ve yakın tehlike' oluşturması halinde cezalandırılacağı hükmünü hatırlatıyor. Cinmen ve Uçum, Türkiye'nin 1972'de imzaladığı 'Her Türlü Irk Ayrımcılığının Tasfiye Edilmesine Dair Uluslararası Sözleşme'nin ırkçı propaganda yapan internet yayıncılığını engellemeye ilişkin hükümler içerdiğini de ifade ediyor. Yasa ve sözleşmelere rağmen, uygulamada boşluklar olduğu görüşüne katılan Av. Mehmet Uçum, "Genel bir ilkenin olması yetmiyor, aynı zamanda o ilkenin nasıl uygulanacağı, kimlerin bu uygulamayı yapacağı, kimlerin yetkili olacağı, yapılacak uygulamalara karşı yargı denetimlerinin nasıl olacağına ilişkin de bir dizi hukuki önlem almak gerekiyor," diye konuşuyor. Ayrıca 'İnternet Ortamında Yayın Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Kanun Tasarısı'nın hazırlanmasının önemli bir gelişme olduğunu ancak ırkçılıkla ilgili düzenlemelerin atlanmaması gerektiğini ve mutlaka hukukçularla, teknik uzmanların süzgecinden geçmesi gerektiğini vurguluyor.
HASSAS OLUNMALI Hukukçuların dikkat çektiği bir başka nokta da, ırkçılığı engellemek amacıyla getirilen yasaların düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlamaması gerektiği. Yasaların özgürlükleri sınırlamayacak sağlamlıkta düzenlenmesi gerektiğini dikkat çeken Uçum, "Güvenlik-özgürlük dengesi güvenlik lehine bozulduğu sürece birtakım sorunları çözmüş olmuyor, yeni sorunlara kapı açmış oluyoruz." 'Yurttaş Girişimi' olarak bir çalışma başlattıklarını ve internetteki bu tür siteleri tespit edip, suç duyurusunda bulunacaklarını söyleyen Cinmen de, bütün yurttaşların bu tür içeriklerle karşılaştıklarında savcılıklara bilgi vermesi gerektiğini söylüyor. Bir an önce önlem alınmazsa, internette örgütlenen yeni suçların, yeni ölümlere yol açmasının işten bile olmadığını söyleyen Av. Cinmen, "Hep beraber bunun üzerinde düşünmek zorundayız," diyor.
Müjgan HALİS
|