|
|
Dekolte özen ister
Dekoltede en sık güneş lekeleri veya kılcal damarların yol açtığı estetik kusurlara rastlanıyor. Bu oluşumların giderilmesinde, varisli damar tedavisinde de kullanılan lazer tipleri tercih ediliyor.
Bazen farkına bile varılmadan bir yaka açıklığından safça görünen, bazen cömertçe sergilenen, kimi zaman da gözalıcı bir gerdanlığın süslediği, önemli dişilik sembollerinden biri olan 'dekolte'den ve estetik sorunlarının çözümünden söz etmek istiyorum bugün. Anatomik olarak boyunla göğüsler arasında kalan bölge olan dekolte; en az yüz veya eller kadar göz önündedir ve güneşten en çok etkilenen, dolayısıyla en çabuk yaşlanan bölgelerden biridir. Birçok kadının yüzüne gösterdiği özeni esirgediği bu bölge, erken yaşlardan itibaren beliren çizgilerin derin kırışıklıklara dönüştüğü, zamanla kahverengi lekelerin çoğalıp yayılmasıyla yaşlanma etkilerinin en çok hissedildiği bölgelerin başında geliyor. Yoğun güneş ışığına maruz kalması sonucunda ortaya çıkan lekeler, kılcal damar çatlamaları, derinin nemini ve elastikiyetini yitirmesiyle belirginleşen çizgilerle birleştiğinde, o pembe-beyaz duru tazelik; yerini bir yaşlı görünüme bırakıyor. Modern tıp ve teknolojinin sağladığı olanaklar sayesinde bu bölgenin estetik sorunlarını gidermede, tam anlamıyla bir bebek cildinin tazeliğine ulaşılamasa da, genç kızlığın o sükseli zamanlarını aratmayacak sonuçların yakalandığı görülüyor.
YOĞUN
IŞIK VE LAZER Dekoltede en sık rastlanan sorunların başında, kahverengi güneş lekelerinin veya sevimsiz kılcal damar oluşumlarının yol açtığı estetik kusurlar gözleniyor. Kimi hastalıkların habercisi de olabilen bu kılcal damar oluşumlarının giderilmesinde, bacaklardakine benzer şekilde, varisli damarların tedavisinde kullanılan lazer tipleri tercih ediliyor. Buna karşılık, kahverengi lekelerin iyice matlaştırdığı derinin, eski rengine kavuşturulması için pigmentlerin duyarlı olduğu dalga boylarındaki yoğun ışık tedavileri uygulanıyor. Ayda bir kez tekrarlanan 4 veya 5 uygulama sonucunda, gençlik yıllarının pürüzsüz beyazlığını yakalamak mümkün oluyor. Işığın yoğun enerjisiyle, orta deri tabakasında meydana getirdiği kontrollü ısı hasarını onarmak için deri kendini yeniliyor ve canlanıyor. Lekeler silinirken cilt, daha genç bir görünüme kavuşuyor.
KORUYUCU UYGULAMA Dekoltenin güzelliğine gölge düşüren bir diğer sorun zamanla oluşan çizgiler. Burada derinin nem ve elastikiyetini kaybetmesi kadar, yatma şekline bağlı olarak pek çok kırışıklık oluşabiliyor. Koruyucu önlemlerin erken zamanda alınması, bu bölgenin tazeliğini sürekli kılmak için ilk adımı oluşturuyor. Her şeyden önce yüz gibi boyun ve dekoltenin de nem ihtiyacının dışarıdan karşılanması gerekiyor. C ve E vitamini bazlı nemlendiricilerin günlük kullanımlarının ihmal edilmemesi, güneşten korunma büyük önem taşıyor. Ayrıca 5-6 seanslık kürler halinde düzenlenen hyalüronik asit, aminoasit ve vitamin komplekslerinden oluşan mikroenjeksiyonların yılda 1-2 kez tekrarlanmasıyla, bölge derisinin kendini onarmasına destek sağlanıyor. Bu uygulamaların sonuçları birkaç haftada alınıyor. Dinamik çizgileri önlemek ve oluşmuş olanları ortadan kaldırmak üzere dekoltede botulinum toksininin kullanımı ise, bu alanda çalışan hekimlerin sıkça başvurduğu yöntemler arasında yer alıyor. Uygulamadan sonraki 20 günlük süreçte; parlak ve pürüzsüz bir cilt ortaya çıkıyor.
4 SEANSTA ÇÖZÜM Estetik alanında henüz yeni sayılan radyofrekansı, son günlerde çok gözde olan ve sıklıkla başvurulan bir sistem. Fiziksel bir kaynak kullanarak yapılan derin ısı uygulamalarını, radyofrekansı kullanılarak, yüzde olduğu gibi dekoltede de sıkılaştırıcı bir etki sağlıyor. Yeni kollajen liflerinin oluşumunu harekete geçiren bu yöntemle, bir nevi buruşmaya yüz tutan dekolte derisi ütülenmiş oluyor. Radyo dalgalarının etkisiyle, derinin orta tabakasında başlayan onarımın yüzeyde görünür hale gelmesi için ise 4-6 aylık bir süreç gerekiyor. Uygulamada seçilen enerji miktarına göre 1-4 seans yeterli oluyor. Bu seansların sonucunda elde edilen gergin bir dekolte görünümü oluyor.
Dr. Ali Kerim Diler
|