|
|
|
|
|
|
|
|
|
Valilikteki ilginç görüşme
Hrant Dink yakın zamandaki bir yazısında İstanbul vali yardımcılarından birinin odasında kendisine "vali yardımcısının yakını" diye tanıştırılan iki kişi tarafından uyarıldığını anlattı.
Valilikteki ilginç görüşme ve üstü kapalı uyarı
Hrant Dink yakın zamandaki bir yazısında İstanbul vali yardımcılarından birinin odasında kendisine "vali yardımcısının yakını" diye tanıştırılan iki kişi tarafından uyarıldığını anlattı.
10 Ocak 2007'deki "Niçin hedef seçildim" başlıklı yazısında Hrant Dink, ismini vermediği İstanbul vali yardımcılarından birinin odasındaki esrarengiz görüşmeyi anlattı. Görüşmede vali yardımcısıyla birlikte odada biri kadın iki kişinin de olduğunu anlatan Dink'in bu yazısı ölümünden sonra daha bir değer kazandı. "Dink, gayrı resmi olarak sorgulandı mı?", "Odadaki kadın ve erkek hangi kurumu temsil ediyordu?" soruları gündeme geldi. Dink'in anlattığına göre, İstanbul vali yardımcılarından biri sert ses tonuyla kendisini aradı ve son haberiyle ilgili (Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olduğu ile ilgili haber) bilgi ve belgeleri de yanında getirmek üzere davet etti.
DAVET
PROSEDÜR DEĞİL Tecrübeli gazeteci dostlarına danışan Dink, böyle bir davetin hassas olduğunu 'geleneksel olmadığıyla birlikte yasal bir prosedür de olmadığını' öğrenerek gidiyordu davete. Ancak davete icabet etmenin doğru olduğuna yönelik telkinlerle valiliğe gittiğini kaydeden Dink, vali yardımcısının kendisini hayli nazik karşıladığını belirtti. Görüşmede biri kadın iki kişi daha vardı. Vali yardımcısı o kişileri 'yakınlarım' diye tanıştırmıştı. "Eğer sakıncası yoksa onlar da kalsınlar" cümlesinden sonra Dink, olumlu yanıt verince görüşme başlamıştı. Dink görüşmeyi şöyle anlattı: "Hrant bey diyordu. Siz tecrübeli bir gazetecisiniz. Daha dikkatli haber yapmanız gerekmez mi? Sonra böyle haberlere ne gerek var. Bakın ortalık nasıl allak bullak oldu. Hayır biz sizi biliyoruz ama sokaktaki adam ne bilsin. Bu tür haberleri başka bir niyetli sanabilirler. Bu tür haberlere daha dikkat etmek gerekmez mi." Vali yardımcısının bu girişle başlattığı sohbete odadaki misafirlerden erkek olanı da katıldı. Ve, ondan sonra da zaten sözü bir daha da başkasına bırakmadı. Vali yardımcısının sözlerini daha da net bir üslupla bu kez o yineledi. Dikkatli olmamı ülkeyi ve ortamı gerecek girişimlerden kaçınmamı telkin ediyordu. Sizin yazdığınız bazı yazılardan her ne kadar üslubunuza katılmasak da niyetinizin kötü olmadığını anlayabiliyoruz. Ancak herkes bunu böyle anlamayabilir. Ve toplumun tepkisini üzerinize çekebilirsiniz, diyerek de beni defalarca uyarıyordu. Ben ise haberi hangi niyetle yaptığımı anlatmakla yetindim.
ARTIK HEDEFTEYDİM Birincisi ben bir gazeteciydim ve bir gazeteciyi heyecanlandıracak bir haberdi. İkincisi de Ermeni sorununu hep ölenler üzerinden konuşmak yerine biraz da kalanlar üzerinden konuşmayı denemek niyetindeydim. Ama görüyordum ki, kalanlar üzerinden konuşmak daha zordu. Odadan ayrılacaktım ki, götürdüğüm belgeleri görmek ya da almak için ısrar etmediklerini fark ettim. Zaten konuşmanın içeriğinden beni hangi amaçla oraya çağırdıkları belliydi. Haddimi bilmeliydim dikkatli olmalıydım, yoksa iyi olmazdı. Hakikaten de sonrası iyi olmadı. Valiliğe çağrıldığım günün ertesi gününden itibaren bir çok gazetede bir çok köşe yazarı Ermeni kimliği üzerine yazmış olduğum deneme serisinin içinde geçen "Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan Ermenilerin Ermenistan ile kuracakları asil damarda mevcuttur" cümlesini cımbızlayarak bununla Türk düşmanlığı yaptığımı ortak bir kampanyayla dile getirmeye başladılar. 26 Şubat günü ise İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz'in başını çektiği bir grup ülkücü, Agos'un kapısına gelerek tehditlerde bulundu.
Umut TÜTÜNCÜ, Ercan SARIKAYA, Hasan ERŞAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|