'40' dereden tepeden
Her insan ayrı bir tiyatro aslında... Evde yalnızken izlenebilsek, gün içinde beynimizden geçenleri bir ekrana aktarabilsek, iç sesimiz birden dış ses olarak duyulabilse, ortaya nasıl bir şenlik çıkardı düşünsenize. Mesela, ben az önce '40' kelimesine takıldım kaldım. Komik bir ses çıkıyor insanın ağzından söylerken... Yazılışı bile garip geldi birden! Kendi kendime, evin içinde üst üste "40," deyip duruyorum. Dedim ya, o sırada izlensem, birileri görse, nasıl bir tablo olurdu düşünsenize... Üzerinde pembe pofuduk sabahlığı ile mor koltuğa bağdaş kurmuş bir kadın. Bir yandan kucağındaki laptop'tan günlük gazeteleri okuyor. Bir yandan sabah kahvesini yudumlayıp, sigarasını tellendiriyor. İki kedisi de iki yanında horuldamakta... CD çalardan hafiften bir 'chill out', evin loş atmosferine yayılmakta... Bak bak bak... Tipik, 'home-office' çalışan kentli kadın modeli... Yüzündeki ifade de pek ciddi. Sonra birden, okuduğu haberden kafayı kaldırıp, gözünü karşıdaki duvara dikip, üst üste "40," diyor. Yetmiyor, iki yanına kurulmuş manyak kedileri; Piyaz ve Cacık'a dönüp, "Pışşt size diyorum, 40," demeye devam ediyor. Kediler, durumu pek umursamıyor. Yalnız, kadın her "40," dediğinde, kulaklarını, denizin üzerini tarayan denizaltı periskopu gibi, bir sağa, bir sola döndürüyorlar. Peki neden birden yabancılaştı kadın bu kelimeye? Daha doğrusu ne tetikledi de delirdi böyle?
* Aslında benden önce fotoğraf sanatçısı Muammer Yanmaz takmış bu sayıya. Ben de o haberi okurken arızaya girdim ya zaten. Ünlüleri metro istasyonlarında görüntülediği 40 İstasyon Paris ile 40 İstasyon New York, 40 yönetmen ve tiyatro sanatçısını ayna karşısında görüntülediği, 40 Ayna projelerinden sonra, şimdi de tam 40 yıl sürecek bir başka 40'lı projeye başlamış Yanmaz: 40 Hayat! Aslında bu tuhaf sesli sayı bizim için çok önemli. Dile ve inançlara öyle bir yerleşmiş ki: 'Kırk-ikindi yağmurları', '40 dereden su getirmek', '41 kere maşallah', ' 40 yılın başı', '40 yılda bir', '40 yıllık dost', '40 katır mı, 40 satır mı?', 'bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı olurmuş', '40'ından sonra azanı teneşir paklar' gibi! İslam dini için de özel anlamı var 40'ın: Hz. Muhammed'e 40 yaşında peygamberlik verilmesi, İslam dininin doğuşu sırasında ona ilk bağlananların 40 kişi olması, insanın malının 40'ta birini zekat olarak vermesi... Oooo.. Daha neler var neler... Kadınların hamileliği '40 hafta' sürer malum! Ve çocuklar '40'ı çıkmadan' sokağa çıkarılmazlar. Doğumda ve ölümde '40 mevlidi' diye bir şey vardır. Peri padişahının kızının düğünü de '40 gün 40 gece' sürer. Haramilerin sayısı da 40'tır. Ayıptır söylemesi, "Tövbe etmiş hayat kadınları, altlarında '40 tuğla' eriyinceye kadar yıkanırlarsa, pirüpak olarak, hayata yeniden başlayabilirler," diyenler bile bulunur. Daha hoşgörülü ve insaflıları, "40 tas su dökünse yeter," de der gerçi.. Haa bir de '40'lara karışmak' vardır ki, o sanırım benim az sonra yaşayacağım bir sıyırma halidir... Yani biraz daha "40," der veya yazarsam, gerçekten hakkımda pek hayırlı olmayacak. En iyisi bir kahve daha içip kendime geleyim. Ve huzurlarınızdan çekileyim. İyi bayramlar efendim. 40 küp, 40'ınında da kulpu kırık küp... Tamam tamam gittim.
|