|
|
İngiliz organizatör bizi eleştiriyor
80 milyonluk ülkeyiz. Dünyanın müzik açısından en verimli toprakları üzerindeyiz ama bir tane bile uluslararası düzeyde tanınmış sanatçımız, starımız yok. Peki neden? Ahmet Ertegün yardım etmedi diye değil herhalde. Bakın bir İngiliz organizatör bu konuda neler söylüyor.. Türk müzisyenleri İngiltere'de tanıtmayı amaç edinmiş Londra merkezli çalışan organizasyon şirketi Kazum!'un yöneticisi Sebastian Merrick, Roll dergisine bir yazı yazmış. Adam resmen içini dökmüş. "Sizin neyiniz eksik?" diye... "80 milyonluk ülke, kültür zengin, müzik zengin neden bir tane bile uluslararası star çıkaramıyor?" diye soruyor Merrick. Ve yanıtını vermeye girişiyor. Anlattıkları ilginç. Kısaca alıyorum, kendi cümlelerimle özetleyerek: * Bir kere Türk müzik yapımcıları oturup "Bizde albüm satmıyor," diye ağlamaktan başka bir şey yapmıyor. Kendi müziklerini yurtdışına pazarlayacak, geleceğe yönelik hiçbir düşünce ve öngörüleri yok. Burada konserlere çıkacak sanatçıları tanıtmak için para harcıyoruz. Kendi şirketleri hiç yardım etmiyor. Oturdukları yerde sızlanıyorlar. * Kendi ülkenizde starlar ve müzisyenler inanılmaz paralar alıyor. Biz burada konser verdirirken onlara bu kadar para veremeyiz. Burası Londra, müzik piyasasının merkezi. Dünyanın her yanından grup buraya kendini tanıtmak için geliyor, 200 kişilik yerde çalmak için yırtınıyor. Ama sizin bir darbukacı için istediğiniz paraya ben burada festival düzenlerim. * Megastar olmadığınız sürece buradaki birçok grubun yaptığı gibi eşyanızı kendiniz taşımalısınız. İstediğiniz hamal parası bile inanılmaz. * Bürokrasiniz inanılmaz. Bir müzisyen daha yola çıkmadan bir sürü vergi ve para ödemek zorunda. Bir sanatçı, tek konser için bile çalışma izni almak zorunda. * Sezen Aksu, Londra Coliseum'da konser veriyor. Biletleri Türkler fahiş fiyatlara kapışıyor, İngilizler izleyemiyor. İzlese de bir şey anlamıyor, çünkü Sezen'in İngiliz seyirciyle iletişim kurma adına söylediği tek İngilizce cümle "Ben İngilizce konuşamıyorum," oluyor. Kusura bakma Sezen, bunun adı tembelliktir. Öğren o halde... * Yurtdışında uluslararası kurallarla oynayan tek isim Mercan Dede. Londra çevresinde turneye çıktı, üstelik Türkler'e değil, İngilizler'e çalarak. * Türkçe konuşmayan insanlara ulaşabilmek için müziğin, gösterinin ve kişiliğin öne çıkması lazım. Müzik öyle anlatıldığı gibi "Ben şarkımı söyleyip gideyim," tarzı kalpten kalbe falan geçmiyor. Uğraşmak lazım. * Turizm bakanlığınız vasat isimleri 'Devlet sanatçısı' adı altında destekliyor. Dünyanın başka hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Parayı onlara harcıyor ve farklı profildeki sanatçılarınızın yurtdışında tanınmasına köstek oluyor. Zaten bakanlığın adı Kültür ve Turizm. Onlar Kalkan'daki boş yatakları doldurmaya çalışıyor, buraya da vasat folklor ekiplerini layık görüyorlar. * Sponsorlar kendi ülkelerinde dünya standartlarının ötesinde inanılmaz yatırımlar yapıyor. Neredeyse her şirketin kendi orkestrası, festivali var. Ama parayı yeni sanatçıları ve müzikleri yurtdışında tanıtmaya harcamıyorlar. * Geçen yıl Berlin ve Stuttgart'ta düzenlenen, bu yıl da Amsterdam'da yapılacak Now Festivali, Türkiye'yi AB'ye şirin göstermek için bakanlık bütçesinden yapılıyor. Ama Avrupalılar bir şey göremiyor, çünkü biletler Türkler arasında kapışılıyor. Söylemesi bana düşmez, ama Bakanlık sizin vergilerinizle gurbetçiler eğlensin diye organizasyon düzenliyor.
DOĞRU SÖZE NE DENİR? Bence Sebastian lafını hiç sakınmamış. Bu eleştirilere hak verip vermemek elinizde. Bir de diyor ki Sebastian, "Bize 9/8'lik ritimle rock yapmayı öğretin, Müslüm Baba gelsin, İngilizler böğürlerine vura vura damardan müzik dinlesin." Neden olmasın?
|