|
|
|
|
Tempolu ve kavgalı geçen konferansın ardından
Sezonun üçüncü ve son fuarının ardından izlenimlerimi, tanık olduklarımı sizlerle paylaşmaya söz vermiştim. Öyle de yapıyorum. Contemporary İstanbul, her anlamda doyurucu geçti. İkinci günün erken saatlerinde fuarın konuğu Ömer Koç'tu. Konferanslardan Ayşegül Sönmez'in moderatörlüğünü yaptığı 'İstanbul' başlıklı konferans tempolu ve kavgalı geçti. Sanatçı Genco Gülan'ın, panelin konukları Mario Rizzi ve Betrand Ivanoff'a, "İşlerinizi başarılı bulmuyorum. İstanbul'a gelip bir hafta kalarak bir şey yapacağınızı sanıyorsunuz, yanılıyorsunuz.
DİKKAT
ÇEKEN SANATÇI Gidin, buraya gelmeyin. Sizi istemiyoruz," demesiyle tansiyon yükseldi. Sönmez bu yükselen tansiyondan faydalanarak paneli, Bektaş ve Sırtlan'ın Satırlarımıza Başlamadan albümündeki Alayı İşin İçinde adlı hip hop parçasıyla kapattı. Mario Rizzi ve Betrand Ivanoff, The Sofa Otel'de ağırlandılar. Otelde en hoşlarına giden şey ise, otel odalarındaki renkli terlikler ve soyadlarının yazılı olduğu mektup kağıtları olduğunu söylediler. Sema Çağa da ilk günkü konuşmanın konuğu olarak fuarı çok beğendiğini belirtti. Fuardaki VIP Lounge'da ağırlanmak ise ayrı bir ayrıcalıktı. VIP Lounge'un gerçekten VIP olduğuna, üstüne dip sos döken sanatçı ve eğitmen Erdağ Aksel'e leke çıkarıcı sprey verilmesiyle oy birliğiyle karar verildi. Galeri Artist'in sahiplerinden Dağhan Özil, Ömer Uluç ve Yahşi Baraz'ı barıştırmayı denese de başarılı olamadı. Bu arada Ömer Uluç'un art arda yaptığı esprilerden en komik olanı, lounge'daki ekrandan akan sanatçı röportajları görüntüleriyle ilgili olanıydı. Uluç, ekranda röportaj veren ünlü sanatçı William Kentridge'i şapkasıyla İtalyan bir pizzacıya benzetti. Ve ona pizza tarifi verdirerek playback yaptı. Etrafındakileri kahkahaya boğdu. Fuarın en dikkat çeken yükselen genç sanatçısı ise fosforlu resimlerle dolu odasıyla, Galeri x-ist'in kadrosundan Ekin Saçlıoğlu'ydu. Vasıf Kortun'un da sık sık göründüğü fuarda, Kortun, adeta meclis üyeleri gibi diz üstü bilgisayarını dizinin üstünden paneller esnasında bile indirmedi. Yoğun programını böylelikle aksatmadı. Fuarın en renkli siması ise şüphesiz Hafriyat grubundan Charlie'ydi. Charlie, kafasına geçirdiği naylon torbayla ve elinde gitarı Antonio Cosentino'ya çaldığı romantik şarkılarıyla fuarın hijyen havasını biraz olsun bozmayı başardı. Ağzına ve ellerine sağlık diyorum... Onun dışında herkesin yakasında birer Hafriyat rozeti yer aldı. Hafriyat gibi diğer sivil insiyatiflerin fuarda olması fuarın o ticari amacını gölgeleyerek özgürlük rüzgârları estirebildi. Vahit Tuna'nın masası, İzmir'den K2 ve Platform'ın bu rüzgârda etkisi hayli yoğundu. İşte böyle geçen hafta da dediğim gibi Contemporary İstanbul, sanat fuarları savaşından yüzünün akıyla ve kesinlikle galip çıktı... Tüm emeği geçenleri kutluyorum.
ADALET CİNGÖZ
|
|
|
|
|
|
|
|
|