Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen asgari ücrete, işçi kesimini temsilen katılan Türk-İş muhalefet şerhini açıkladı. Türk-İş, 1 Ocak 2007'den itibaren geçerli olacak net 403.03 YTL tutarındaki asgari ücretin açlık sınırı olarak tanımlanan tutarın yüzde 60'ını, yoksulluk sınırı tutarının da yüzde 19'unu karşılayabildiğine dikkat çekti.
Türk-İş asgari ücret karşı oy gerekçesini açıkladı. Gerekçede, "Asgari ücret alan bir çalışan ailesi, ancak 19 gün dengeli beslenebiliyor. İnsan onurunun gerektirdiği yaşama düzeyini ise sadece 6 gün için sağlayabiliyor. 'Ülkenin ekonomik durumu' gerekçe gösterilerek asgari ücret düşük belirlenmiştir. Düşük asgari ücretle refahı sağlamak mümkün değildir" denildi.
Türk-İş'in
karşı oy gerekçesinde, Anayasa'nın "Ücrette Adalet Sağlanması" başlıklı "Asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu göz önünde bulundurulur" ifadesi anımsatıldı. Asgari ücretin, işçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşamasını mümkün kılacak, insan onuruyla bağdaşacak bir ücret olması gerektiğinin altı çizildi.
Asgari ücrete ilişkin uluslararası yasal düzenlemelerde "aşırı düşük ücretlere karşı koruma" amacının ön plana çıktığı anımsatılan gerekçede, "Ülkemizde de asgari ücreti yasal yoldan belirlemenin temelinde bu amaç bulunuyor. Özellikle niteliksiz işçilerin, yoğun işsizlik nedeniyle, işveren tarafından istismarını kısmen engellemeye yönelik bir önlem olma niteliği ağır basıyor. Asgari ücret pazarlık ücreti değildir. Bilimsel, objektif yöntemler ve güvenilir verilerle tespit edilen taban ücretidir" denildi.
GEÇİM KOŞULLARI DİKKATE ALINMADI
Türk-İş'in yirmi yıldan bu yana düzenli hesapladığı açlık ve yoksulluk sınırı verilerinin, geçim şartlarını ortaya koyan önemli bir gösterge olduğu belirtilen gerekçede, "'Ülkenin ekonomik durumu' gerekçe gösterilerek asgari ücret düşük belirlenmiştir. Düşük asgari ücretle refahı sağlamak mümkün değildir" denildi. Aralık 2006 tarihi itibariyle geçim koşullarını hesaplayan TÜİK'in tek işçi için hesapladığı tutarın 589.84 YTL olduğu anımsatılan gerekçede, şu tespitlere yer verildi:
"Ancak asgari ücret işveren ve hükümet kesimi tarafından pazarlık konusu yapılmış ve 2007'nin ilk aylık dönemi için net 403.03 YTL, ikinci altı aylık dönemi için 419.15 YTL olarak kabul edilmişti. Ekonomide geçmişte yaşanan kriz bahane edilerek, ücretli çalışanlar fedakarlığa zorlanmış, sorumlusu olmadıkları politikaların faturasını ödemek durumunda kalmışlardır. Ancak ekonominin yeniden büyüme sürecinde yine çalışanlardan fedakarlık beklenmesi doğru, anlaşılır ve kabul edilebilir bir yaklaşım değildir."
"EKONOMİK DURUM BAHANE"
2006 yılında Türkiye'de yaşanan ekonomik ve sosyal gelişmelerle 2007 yılı hedef ve tahminlerine ilişkin olarak hazırlanan ve Komisyon'a sunulan raporlara dikkat çekilen gerekçede, şöyle denildi:
"Türkiye ekonomisinin 19 çeyrektir devam eden büyüme potansiyeli yakaladığı, fiyat istikrarının sağlanması konusunda son yıllarda önemli mesafeler alındığı, enflasyonun otuz yıl sonra ilk defa tek haneli rakamlara düştüğü, ihracatın arttığı şeklinde ekonomide sağlanan benzeri olumlu gelişmeler sıralanıyor. 2006 yılında, 16 yaş ve üstü sanayi ve hizmetler kesimi ortalama net asgari ücretin nominal olarak yüzde 8.7 oranında artacağı, reel olarak ise yüzde 0.8 oranında gerileyeceği tahmini yapılıyor. Son on iki ay itibariyle hesaplama yapıldığında reel gerileme daha fazla olmakta."
"REFAHI SAĞLAMAK MÜMKÜN DEĞİL"
"Türkiye'nin rekabet şartlarını düşük ücret politikalarıyla sağlamak doğrultusunda bir anlayışı egemen kılarak ekonomik ve sosyal kalkınmasını sağlaması mümkün değil. İşçi hak ve özgürlüklerinin, sosyal koruma uygulamalarının olmadığı, tartışma konusu edildiği ülkelerde uygulanan ücret politikalarını, asgari ücret düzeyini emsal alan yaklaşımları benimseyen bir ülke olmamalı. Gerek asgari ücret düzeyinin yetersizliği gerekse dört yılda yüzde 35'in üzerinde sağlanan refah artışından yeterince pay alınmamış olması gibi nedenlerden dolayı, asgari ücret düzeyi halen sefalet ücret niteliğinde." (AA)