|
|
Siz ve siz ve siz... Ve siz...
Biz yaşamın içinden geçerken binlerce karakter yerleşip kalıyor içimizde... Onlar biziz... Her yaşımız... O yaştaki halimiz, bakışımız bizimle birlikte kalıyor... Evrim geçiriyoruz ve değişiyoruz ama biz değişirken o hallerimiz içimizde kalıyor bizim... 16 yaşındaki sen içinde duruyor. O bakış, o hal, o tavır... Bugün öyle düşünmüyorsun, aynı olaylar karşısında bu gün öyle davranmazsın belki ama içinde o var... 20 yaşındaki halin, 25, 30, 40... Aşık olduğun gün, terk edildiğin gün kalıyor içinde... Her gün başka bir sensin ve o sen, seninle birlikte geçiyor yaşamın içinden...
AYNA AYNAYA BAKIYOR İnsanın kendisiyle iletişim kurmasıyla dünyayla iletişim kurması arasında bir bağlantı olduğunu düşündüğüm için, yol gösterici olsun, düşündürücü olsun, kafalara takılsın diye bazen aşağıdaki gibi yazılar yazıyorum... Sonuçta yazdıklarımız biz yazdıktan sonra bitiyor ve okuyucunun malı oluyor. Yazıları kendimizi yansıtan bir ayna olarak kullanıyoruz okuyucuya... Okuyucu da okurken kendini yansıtıyor o aynaya... Ayna aynaya bakıyor... Ne oluyor o zaman?.. Aynadan aynaya yansıyan görüntüler, fikirler, öyküler büyük bir dehliz oluşturuyor. Okurken herkes kendine göre yorumlayarak yeniden yazıyor okuduklarını... Edebiyatın heyecan verici yanı; ölmeyişinin nedeni de bu... O andan itibaren izleyicinin, okuyucunun yaratıcı evresi başlıyor. Verdiğin ipuçlarından yola çıkarak düşünüyor, kendi görüşüne katıyor ya da karşı görüş üretiyor... İşin bir kısmının da kendisine bırakıldığını gördüğü an yazdığın yazıyı veya oynadığın oyunu daha fazla sahipleniyorlar, sen de daha derin iz bırakıyorsun içlerinde... Bir Sen Kaldın Yalnızlık Gelince kitabımdan bir bölüm alıyorum aşağıya; yazdıklarım daha berrak olarak ortaya çıksın diye... Bayram tatilinde siz ve siz ve siz nerde olursanız olun size eşlik edecek tanımadığınız ama yakından bildiğiniz adamlar...
|