|
|
Dar kadroculuk
Türk Hava Yolları Uçak Bakım Başkanı'nın RJ tipi uçakların iadesini kutlamak için apronda deve kestirmesi büyük yankı uyandırdı. Bu uçakların güvenli olmadığı, bakımının zor olduğu bilinen bir gerçekti. Ancak uçakların gidişini kutlamak için deve kesilmesi gerçekten "densizlikti." Peki, bunun sorumlusu sadece görevden alınan bakım başkanı mıdır, yoksa AKP'de kendini iyiden iyiye gösteren "dar kadrocu" anlayış mıdır? Sorulması gereken soru budur. AKP iktidarı ile itibarını ve reytingini kaybeden TRT'ye yapılmaya çalışılan atamada aynı anlayışın izleri açıkça görülmektedir. AKP'nin 4 yıllık icraatı bürokraside "liyakat" anlayışı yerine "cemaat" anlayışının öne çıktığını ortaya koymaktadır. Bu iktidar, bütün kilit noktalara "kendi cemaati"ne mensup, "biat" kültüründe yetişmiş kişileri atama eğilimi göstermiştir. THY'den Merkez Bankası'na kadar bütün kilit kurumlara yapılan atamalar bunun açık örneğidir. Bu iktidarın Özal'dan en büyük farkı da budur zaten. Devlet terbiyesi almış Özal için liyakat, cemaatçilikten önde gelirdi. TRT Genel Müdürlüğü için Cem Duna gibi bir ismi düşünebilmiş bir insandı Turgut Özal. Bu iktidar ise ehil olup olmadığına bakmadan kendi cemaatine mensup insanları atamaya özen göstermekte, onlar da kalkıp apronda deve kesmektedir. TRT için koca Türkiye'de saygın bir isim bulamayan hükümetin önerdiği genel müdür adayları gerçek anlayışını göstermektedir. "Bizden olan", "Bizim sözümüzden çıkmayan" adaylar, her zaman işini layıkıyla yapabilecek insanların önüne geçmektedir. Bu iktidarın TRT'nin başına kurumu saygın, güvenilir hale getirecek bir isim bulma derdi yoktur. Programları, haberleri kendi anlayışı doğrultusunda yapacak, "uzaktan kumanda" edilebilecek bir ismin bulunması daha büyük önem taşımaktadır. İktidar bu amaçla devletin mevcut havuzunu kullanmayı da reddetmekte ve "vekalet" usulüyle yönetimi tercih etmekte. Bu da iktidarın demokratlık iddialarının sahiciliğini ciddi biçimde gölgelemekte. Türkiye'de devlet yapısı içinde "cemaat" anlayışının egemen kılınma çabası tehlikeli bir eğilimdir. Liberal, demokrat olmak bu iktidar döneminde önemli bir mevkiye gelmek için yeterli bir ölçüt değildir. Cemaatten olmak ön koşuldur. Bu demokrasi inancının samimiyeti konusunda ciddi kuşkular yaratan bir tavırdır. İnsanların iktidarın gerçek niyeti konusunda kuşkuya düşmesine yol açan da bu cemaatçi anlayıştır. Bu anlayışın ülkeyi götüreceği nokta daha fazla iç gerilim yaratılması, korkuya oynayan kesimlerin elini güçlendirmesi olacaktır. AKP de gelinen bu güvensizlik noktasında ciddi bir sorumluluk sahibidir.
|