Hokus pokus...
Girdim arşive... Büyük gazetelerimiz, "müzakerelerin başladığı gün" ne yazmış diye baktım.
"Merhaba Avrupa" demiş biri. En büyük puntolarla. "Cumhuriyet'in ilanından sonra en büyük adımımızı attık, yepyeni bir çağın başlangıcı bu" diye eklemiş. Öbürü, "Kapılar Açıldı" demiş. Alt başlığını çok sevdim, "iki defa Viyana kapılarından döndüğümüz Avrupa'ya bu defa çıkmamak üzere girdik." Biz ise, "Avrupa'nın Ay Yıldızı" manşetini uygun görmüşüz... Bize göre de, bu hadise "milat"mış. "Dimdik durduk" diyen de olmuş... "Kıbrıs'ın sorun olmadığı ortaya çıktı. En büyük desteği Yunanistan ve Rum Kesimi verdi" diyen de olmuş... Bir diğeri, Türkiye'yi boşvermiş, direkt Başbakan'ın hakkını teslim etmiş... "Her şey ona kısmet oldu."
"Merhaba Avrupa" başlığını atan, "Bundan sonra hayatımız nasıl değişecek?" diye bir bilgi kutusu koymuş. Madde madde sıralamış... İşsizlik bitecek. Kokladığımız hava, içtiğimiz su daha temiz olacak. Açıkta yiyecek satılmayacak. Otoyollar yapılacak. Köyler cazip hale gelecek. Cadde üzerindeki evlerin pencereleri, ses geçirmez hale getirilecek. Şehirlerin altyapısı tamamlanacak. Hastane kuyrukları bitecek. Her öğrenci yabancı dil öğrenecek. Sadece kadın ve çocuk hakları değil, hayvan hakları da gelişecek. Tarlalarda otlayan hayvanlar rahatsız olmasın diye, şehirlerarası yollara akustik ses duvarları çekilecek... (Hepsi oldu da, galiba bu son madde henüz hayata geçirilmedi.)
Yazılarına çok güldüğüm bir ağabeyimiz, "Zaferdir bu... Kompleksli ahmakların 3 Ekim'e kafaları ermiyor" demiş.
Bir sene önce yazılmış bunlar. Ve dün... Bir haber çarptı gözüme. "Amerikan teknoloji şirketi, üzerindeki yazıları 16 saat sonra kendiliğinden silen bir kağıt geliştirmiş. Yazıyorsun, 16 saat sonra yok, siliniyor... İzi bile kalmıyor. Tekrar tekrar kullanılıyor... Böylece, kâğıt üretmek için daha çok keresteye gerek kalmıyor."
İthalata karşıyım ama... Bence, bizim gazetelerin bu kağıda basılması lazım. Yazıyorsun... 16 saat sonra siliniyor. Böylece, hem bir sene sonra adamın biri çıkıp, "bunları siz yazmamış mıydınız kardeşim" diye burunlarına sokamaz. Hem de tasarruf sağlanmış olur, daha çok "kereste"ye gerek kalmaz.
|