kapat
   
06 Aralık 2006 Çarşamba
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Genç bedende bilinçli beyin neden olmasın ki?

Hep genç kalmayı başarmak ya da orta yaşlılık sürecini uzatıp, ihtiyarlamayı ertelemek, tabii ki bedenin doğaya karşı zaferidir. Keşke mümkün olsa ve ölüm de süresiz ertelenebilse.
Ama bedeni sıfır kilometredeymiş gibi yepyeni biçimde korumaya çalışırken, beyni de aynı şekilde hiç kullanılmamış gibi boş tutmaya çalışırsanız, yaşamınız zorluklarla dolar. Geçmişte defalarca karşılaştığınız sorunlardan aldığınız dersleri hatırlamazsınız. Her gün Amerika'yı yeniden keşfedersiniz. Kolayca anlamanız gereken ve çözebileceğiniz sorunlar, çözümsüz krizler biçiminde yaşamınızı ipotek altına alır.
Devletler ve toplumlar için de durum aynıdır.
Genç bir nüfusa sahip olmak, yeni bir devlet olmak, dinamizm içermesi açısından tabii ki olumlu bir durumdur. Ama bu, devletin ve toplumun "Yazılı hafızası yok" anlamına geliyorsa ve sosyopolitik yaşamdaki kronik sorunlar her gün sanki ilk kez karşılaşılıyormuş gibi algılanıyorsa, toplumsal ve siyasal yaşam krizlerle dolu olarak geçecek demektir.

DEVRİMLER
Bu açıdan baktığınızda Türkiye Cumhuriyeti göreceli olarak yeni bir devlet ve nüfusumuz da çoğunluğu genç insanlardan oluşuyor. Ne var ki, bu gençliğin arkasında yüzlerce yıllık bir tarih ve deneyimler birikimi var. Cumhuriyet'i kuranlar da, tarihe karışan Osmanlı'nın son kadroları.
Geçenlerde bu süreci irdeleyen Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu, Zaman'daki yorumunda konuyu şöyle ele almıştı:
- Daha sonra 'Atatürk devrimleri' olarak adlandırılacak toplumsal dönüşüm projelerinin hemen hepsi İkinci Meşrutiyet Dönemi'nde uzun uzadıya tartışılmışlardı ve bunların pek çoğu Kılıçzade Hakkı Bey'in 1913 yılında İctihad mecmuasında yayınlanan ünlü planında detaylara inen (mesela tekke ve zaviyelerin kapatılması, medreselerin ilga edilerek yerlerine üniversite ve teknik okullar açılması, fesin "kamilen def" edilerek yerine "yeni bir serpuş-i milli kabul" edilmesi) bir program haline getirilmişlerdi. Mustafa Kemal Atatürk bu dönüşüm projelerinin yaratıcısı değildi; ama herkesin ütopik olarak yorumladığı bu düşüncelere kendi şahsi yorumlarını da ekleyerek bir siyasi program haline getiren ve uygulayan bir devlet kurucusu idi.

DIŞ KONJONKTÜR
Gerçekten de bugün bizi çağdaş uygarlık düzeyine taşıdıklarını vurguladığımız "Cumhuriyet Reformları", Osmanlı'nın çöküşten kurtulmak için aradığı yolların ürünleridir. Tanzimat'tan 1876 Anayasası'na, oradan 2'nci Meşrutiyet'e ve daha sonra Cumhuriyet'e ve nihayet demokrasiye geçiş süreci, birbirini izleyen aşamalardır. Bunların tümünde de iç dinamiklerle dış konjonktür arasında karşılıklı etkilenimler vardır.
Ayrıca ideolojik içerikli tüm söylemlerimiz, evrensel ölçütlüdür. Laiklik de, demokrasi de, sosyal devlet de Türk siyaset ilminin buluşları değildir.
"Cumhuriyet" nasıl 1'inci Dünya Savaşı'ndaki Alman-Avusturya-Osmanlı ittifakının yenilmesi sonucunda kuruldu ise ve "Demokrasi" nasıl 2'nci Dünya Savaşı sonunda Alman-İtalyan-Japon faşist ittifakının yenilmesi sonucu Türkiye için kaçınılmaz tercih oldu ise, son yarım yüzyıldaki askeri darbelerde de iç dinamiklerle dış konjonktür arasında kaçınılmaz karşılıklı etkileşimler vardır.

GİZLİ PROGRAM
Örneğin eğer "28 Şubat" özellikle ABD tarafından desteklendi ise, dönemin Başbakanı Erbakan'ın Libya ziyareti, onun içerideki antilaik davranışlarından daha ağırlıklı bir etken olmuştur.
Bugün de durum aynı. AK Parti iktidarını "Gizli program" sahibi olmakla suçlayanlar aslında havanda su dövmekteler.
Ama eğer bu iktidar Irak'taki otorite boşluğunu vesile edip, Kuzey Irak'a askeri müdahaleyi programına alırsa, AB'nin bazı üyelerinin akıl dışı tutumlarına kızıp "Batı İttifakı Çizgisi" dışında Ortadoğu'da yeni arayışlara girerse, bilin ki, iç politika da, dış politika da, ekonomi de "Büyük Krizler"e sahne olabilir.
Johnson Mektubu ertesinde "Yeni dünya kurulur, Türkiye bu yeni dünyada yerini alır" diyen İsmet İnönü, bir daha iktidar olamadı. Dış konjonktürü algılayamayan Demirel ve Ecevit, 12 Eylül'le karşılaştılar.
Genç nüfusun geçmişi bilip, geleceği de bunun ışığında değerlendirmesinde sayısız yarar var. Sürekli partilerin kapatılıp siyasi kadroların kuşaklar boyu tasfiye edildiği bir modelde, acemi genç kadrolar her şeyi sil baştan öğrendikleri için, sayısız kriz yaşadık.
Bu artık böyle olmasa bari.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yine iç dinamiklerle dış konjonktür arasında sıkıştık...   / 05-12-2006
 Tony Blair'in ve Turgut Özal'ın doğru tercihleri...   / 04-12-2006
 Papa kalbinin yanında aklını da İstanbul'da bıraktı mı?   / 03-12-2006
 Yaramaz kızlara akıllı babalar gerekir...   / 02-12-2006
 Keşke Papadopulos değil Papa ağırlıklı olsaydı...   / 01-12-2006
 Papadopulos Avrupa'nın en güçlü lideridir   / 30-11-2006
 Erdoğan Papa'yı karşılayıp, spekülasyonları bitirdi   / 29-11-2006
 Türkiye'de siyaset AB ekseninden ABD eksenine kayar mı?   / 28-11-2006
 Türkiye'den de bir Papa çıkmıştı yakın geçmişte...   / 27-11-2006
 Her hastalık psikiyatri servisinde tedavi edilmez ki...   / 26-11-2006
YILMAZ ÖZDİL
Hokus pokus...
Girdim arşive...
Büyük gazetelerimiz,...
ERGUN BABAHAN
Önce demokrasi
Avrupa Birliği ile Kıbrıs üzerinden...
MEHMET BARLAS
Genç bedende bilinçli beyin neden olmasın ki?
Hep genç...
UMUR TALU
Kovan ile döven
Geçenlerde şöyle bir şey olmuştu:...
FATİH ALTAYLI
7 senelik tuzağa düştük
Köşe yazarlarımız Avrupa Birliği...
ERDAL ŞAFAK
15 no'lu başlık
Almanya Başbakanı Merkel...
Formül seçim molası
Chirac-Merkel zirvesinden sert karar çıkmadı. İki lider müzakerelerin...
'Ayrımcı' diyerek başbakanı devirdi
Başbakan'ı yolsuzluk ve etnik ayrımcılıkla suçlayan general, rugby...
Nafile kükreyiş
Nafile kükreyiş
Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk 5 maçında tek puanı olan G.Saray, bu sezon...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu