| |
|
|
Otorite yok.. Saygı da yok o zaman..
Zincirlikuyu'dan Etiler'e gireceğiz.. Giremiyoruz.. Oysa yoğun trafik saati değil.. Zaten bir sel de akmıyor.. İşte öyle tenha etraf.. Peki o zaman önümüz niye yığın?.. Bir kaza falan mı var acaba?.. 10 dakika sonra olay yerine geldik.. Kaza yok, "Falan" var.. Nispetiye Caddesi Etiler girişinde üç şerit.. Sağa arabalar park etmiş, ikiye inmiş.. Bu parkın yanına, vatandaşın ikisi, arka arkaya duble park etmiş.. (34 DM 5204 ve 34 BD 4364) Dörtlüleri açıp.. Dörtlüler çakıyor, ama trafik çakmıyor. Çünkü bu duble parklarla yol tek şeride inmiş.. Üç şerit giriyor, önce ikiye, sonra bire iniyorsunuz.. Tam bir huni vaziyeti.. Trafik akar mı?.. Harbiye'den, Valikonağı Caddesi'ne girdik. Az ilerden sağa dönüp caddeden çıkacağız.. Çıkamıyoruz.. Niye.. Tam biz sağa döneceğiz ya, o sapağın az berisinde bir vatandaş (34 YJ 4839) park etmiş, başından sonuna park yasağı olan İstanbul'un en sıkışık caddesine.. Dörtlüleri yanıyor onun da.. Sağa dönecek arabalar, sağdan sağdan geliyorlar.. Tam son anda bu park etmiş arabayı görüyorlar, tam orada iyice sıkışmışken sollama yapıp, sol şeridin de yolunu kesiyorlar.. İki şerit iptal.. Bir huni vaziyeti gene.. Valikonağı Caddesi felç.. Şimdi bakın.. Nispetiye Caddesi.. Ak Merkez'in orası.. Valikonağı.. İstanbul trafiğinin en civcivli olan iki yeri.. Liste yapsan, "Bir.. İki.." olur.. O kadar kritik, o kadar önemli.. Dahası bu iki bölge trafik polisi kaynıyor.. Ben sık sık buraları yazıyorum ya.. Trafik Müdürlüğü de yığıyor memuru.. Yani.. Bu yazdığım iki yer, polis ve ekip dolu, bunu herkes biliyor.. Amma velakin, vatandaş dörtlüleri çakıp arabasını bırakıyor, trafiği felç edip gidiyor.. Pervasız.. Fütursuz.. Rahat.. Çünkü kimsenin ona zarar vermeyeceğini biliyor.. Polisin dokunmayacağından, ceza yazmayacağından emin.. Adı gibi biliyor.. Dörtlüleri yaktın mı, kural, yasak biter.. İşin kötüsü, polis de öyle sanıyor.. Vatandaş onun öyle sandığını da biliyor. İşte felaket burada.. İstanbul'un felaketi burada.. Vatandaş, polisin gözünün önünde, ona aldırmadan suç işlemekten çekinmiyor.. Yani devletten korkmuyor.. Yani devlet otoritesi bitmiş.. Sıfırlanmış.. Anlattığım iki yerden yığınla polis geçti benim gibi.. Yığınla polis gördü olayı.. Ama benim yaptığımı bile yapmadılar.. Bu plakaları not etmediler.. Niye etmediler?.. Polis bıkmış, bitmiş, usanmış.. Polis umudunu kesmiş.. Ceza yazıyor, iki yıl Emniyet dolaplarında bekliyor makbuz.. Çünkü devletin polisinin kestiği cezayı, devletin maliyesi pul parası vermediği için, devletin postası taşımıyor.. Bu yüzden vatandaş polise meydan okuyor.. "Bırak lafı.. Kes cezayı kardeşim, uzatma.. Hadi.." Böylesi aşağılanan polisin, kendine, devletine saygısı kalır mı?.. "Hiç ortaya çıkmayayım da bari rezil olmamayım" diyor delikanlı haklı olarak.. Zincirleme.. Taa Ankara'dan başlayan yığınla rezillik, İstanbul'daki trafik polisine silsile-i meratip geliyor ve devlet bitiyor.. Otorite bitiyor.. Otoriteye saygı bitiyor. Otoriteye saygının bittiği yerde anarşi başlar.. Anarşinin olduğu yerde de, düzen ve düzene yönelik önlem olmaz.. Şimdi Üç Bakanlar var, İstanbul trafiğinden sorumlu.. Ne kadar ciddi ele alırlar durumu bilmem.. Göstermelikler mi?.. O daha kuvvetle muhtemel şimdilik, inşallah yanılırım.. Ama eğer ciddilerse, ilk yapacakları iş, İstanbul'un dağ başı olmadığının işaretlerini vatandaşa vermeye başlamak.. Bu kentte bir otorite olduğunu, otoritenin geri döndüğünü yeniden hissettirmek.. İstanbul'a otorite gelmeden, düzen gelmez!..
|