Türk futboluna zarar verenler futbola yön verenlerdir!
Türk futboluna zarar verenler ona yön verenlerdir. Türk futbolu, ulaştığı ekonomik boyutu nedeniyle önemli rant elde edilen bir sektör haline geldi. Bu nedenle, gün geçmiyor ki Türk futbolu için şike türü iddialar gündeme gelmesin. Peki sonuç ne oluyor? Bildiğiniz gibi kocaman bir hiç! Söylentiler çıkınca Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı, Türkiye Futbol Federasyonu, Cumhuriyet Savcılıkları hemen inceleme başlatırlar. Kamuoyu, o incelemelerden bir sonuç çıkacağını zanneder. Ancak bir süre sonra sonuç alınmadığı ortaya çıkar. Ancak, herkes bir şeyler olduğunu bilmesine rağmen sonuç alınamaması üzerine, bu kurumların güvenilirlikleri gündeme gelir.
FUTBOL SİYASETLE İÇ İÇE! Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı, sadece futbolun değil Türk sporunun patronudur. Federasyonlar özerk olmalarına rağmen, çalışmalarının bakanlıkla ilişkisi nedeniyle kamu otoritesi olarak denetiminden de sorumludur. Ancak Spordan Sorumlu Devlet Bakanları da her iktidar döneminde, siyasi tercihleri nedeniyle gerekli adımları atmakta etkili olamadıkları için, kamuoyunda Bakanlığın çözüm bulması konusundaki ümitler boşa çıkmaktadır. Aksi bir karar toplumu mutlu eder. Futbol Federasyonları genellikle siyaset ile iç içe olma alışkanlıklarını sürdürüyor. Her iktidar döneminde Federasyon Başkanlığı'na aday olan kişiler siyasilerle kol kola girerek liste oluştururlar. Seçildikten sonra da kraldan fazla kralcı olunca önleri kesildiğinde kıyamet koparırlar. Kulüplerden oy almak için olmayacak taahhütlerde bulunurlar. Göreve gelince verdikleri taahhütler nedeniyle tarafsız bir yönetim sergileyemiyorlar. Futbola katkı sağlayacakları yerde, aksine futbola zarar veren bir kurum haline dönüşüyorlar. Spor kulüpleri, ekonomik rant dağıtan ve çıkar elde edilen işletmeler olarak görülmeye başlandı. Kulüp başkanlarından bazılarının, taşıdıkları bu ünvanları ile etik olmamasına rağmen, siyasi ve ticari aktivitelerine katkı sağlamaya çalıştıkları da bilinen bir gerçek. Birisi çıkıp, ben falanca kulübün başkanından aldığım talimat üzerine, şu şu kulüplere şike ve teşvik primi verdim diyor. Futbolu yönettiğini zannettiğimiz kişiler de "Gereken yapılacaktır" demecinden öteye gitmiyor. Oysa Bakanlık, Futbol Federasyonu ve Cumhuriyet Savcıları gerçekten ucu kime dayanırsa dayansın tarafsız olarak gerekeni yapsa bir daha bu tür söylentiler ortaya atılmaz. Böylece kulüpler de, kişiler de zan altında kalmazlar.
DEMEÇTEN ÖTEYE GİTMEZ Son olayda ortaya çıkan tablo, Türk futbolu adına utanç vericidir. Öncelikle şike ve teşvik primi verdim diye ortaya çıkan kişiden başlamak üzere, kimler işin içinde ise en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Aksi takdirde bu tür olayların sonu gelmez. Benim kişisel görüşüm, futbolu yönettiğini zanneden siyasi ve idari kadrolar, demeç vermekten öteye gidemeyecek ve bu olay da benzer olaylar gibi kapanıp gidecektir.
|