UNDP Başkanı Derviş, küreselleşmenin temel olarak dünya ekonomisinin mimarisini tahrip ettiğini söyledi..
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş baş harflerinden esinlenilerek "BRİÇ" biçiminde adlandırılan ve yükselen piyasalara örnek gösterilen Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin ile Meksika, Şili, Malezya, Kore ve Türkiye'nin, bünyelerindeki çok uluslu şirketlerin de katkısıyla endüstrileşmiş ülkelerin rakibi olacaklarını bildirdi.
Kemal Derviş BM'nin ülkelere "pilot" olarak hizmet etmesi gerektiğini savunurken, "BM dünya hükümeti, merkezi bürokrasi olmamalı" dedi.
Derviş, BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan'ın girişimiyle, firmaları evrensel çevresel değerler ve sosyal ilkelerin geliştirilmesi için BM kuruluşlarıyla bir araya getirmek için oluşturulan Global Compact platformunun yayın organına bir makale yazdı.
Yılda
dört sayı çıkan "Compact Quarterly" dergisindeki "Güney'deki Çokuluslu Şirketlerinin Yükselişi, İçerikli Bir Küreselleşmeye Doğru" başlıklı yazısında Derviş, "Küreselleşme, uluslara, önceki dönemde olduğundan daha yakın bir ilişki ve halkın sosyo politik ve ekonomik kaderlerinin birbirine sarmal olmasını sağladı. Buna kimsenin itirazı yok. Ancak bu süreç herkese eşit ölçüde yarar getirmedi" dedi.
Küresel gelişme sürecinde kazanan ve kaybedenler hareketliliğinin geçen otuz yılda dramatik biçimde değiştiğini anlatan Derviş, endüstrileşmiş kuzeyin güneye yatırımlar ve ticaret yoluyla akın ettiğini, zenginliğin kuzeyde toplandığını, güney ülkelerinin ise kuzeyi yakalamaya çalıştığını kaydetti. Derviş, 1970'lerin sonu ve 1980'lerin başında güney ülkelerinin bu hegemonyayı kırdığını ve birçok gelişmekte olan ülkenin Kuzey'deki yerleşmiş önemli endüstri ve ticaret merkezini geçerek önemli ekonomik büyüme sağladığını bildirdi. Bu ülkelerin küresel pazara sadece hammadde tedarikçisi olarak katılmaya "ara verdiklerini" anlatan, yenilikçilik, teknoloji ve artan finansal kapasiteleriyle "karşılaştırmalı üstünlük" merdivenini tırmanmaya başladıklarını bildiren Kemal Derviş, bu gelişimin öncülüğünü sayıları giderek artan "Güneyli" çok uluslu şirketin (ÇUŞ) gerçekleştirdiğini belirtti.
BRİÇ'E ÇUŞ'LAR ÖNDERLİK EDİYOR
Kemal Derviş'in verdiği bilgiye göre, bugün daha fazla güney ülkesi ekonomik büyümelerini daha da hızlandırmış durumda. Uzlaşılan tahminlere göre, yükselen piyasalar gelecek beş yılda genel olarak ortalama yaklaşık yüzde 7 oranında büyüyecekler ve yine güneyin ÇUŞ'ları buna önderlik edecek. Derviş, "Bunların en dikkat çekenleri BRİÇ olarak adlandırılan Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin olacak, bu ülkelerin yanında ise Meksika, Şili, Malezya, Kore ve Türkiye geliyor. Büyüme sadece iş alanında olmuyor, gelişmeyi de destekliyor" dedi.
"KÜRESELLEŞME MİMARİYİ TAHRİP ETTİ"
UNDP Başkanı Derviş, "Küreselleşme temel olarak dünya ekonomisinin mimarisini tahrip etmiş bulunuyor. En dramatik ve olumlu bazı değişiklikler, gıda sağlama beslenme açısından bakıldığında, gelişmekte olan dünyadan kaynaklanmıştır" dedi.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD)'nın Dünya Yatırım Raporu'na göre 1993 ile 2004 arasında gelişmekte olan ülkelerdeki çok uluslu şirketlerin beş kat arttığını, 1985'te 70 olan doğrudan yabancı sermaye yatırımı yapan yükselen piyasa ekonomisi sayısının 2003'te 122'ye çıktığını kaydeden Derviş, 1980'lerin başında düşük yatırım miktarı rakamının da 2003'te 46 milyar dolara çıktığını anlattı. Derviş, Goldman Sachs danışmanlık firmasının 2025'te BRİÇ ekonomilerinin tek başlarına "Endüstrileşmiş Altılar"ın rakibi olacaklarını ortaya çıkardığını bildirdi. Güney ülkelerinin küresel piyasanın en dibinde bulunduğu dönemin sona erdiğini kaydeden Derviş, bu ülkelerin rekabetçilik ve gelişme merdivenlerini çıkışlarının başladığını anlattı.
"BM PİLOT OLMALI, DÜNYA HÜKÜMETİ OLMAMALI"
Kemal Derviş, şeffaf ulusal kurumların rekabetçi piyasaları tamamlayıcı kuruluşlar olarak varlıklarını ve faaliyetlerini sürdürmelerini isterken, "BM ve diğer çok uluslu organizasyonlar bir pilot olarak hizmet etmelidirler, bir tür dünya hükümeti ya da merkezi bürokrasi gibi değil, daha çok ortak değerlerin taşıyıcısı ya da küresel kamusal değerlerin destekleyicisi olarak hizmet etmelidir.