MHP'nin genetik direnci
MHP'nin bugünkü Büyük Kongresi'nin ana teması da benzer: "Merkez partisi olmak..." Aslında MHP, bu söylemini son 4 kongredir kayda geçiriyor. "Yeni rotaya oturmak" için 6 yıldır çaba harcıyor. MHP bunun ilk adımını da 2000 Kongresi'nde, Milliyetçi Çalışma Partisi'nden kalma tüzük ve programı terk ederek başlattı. "Milletin varlığı devlete dayalıdır" yerine, "devletin varlığı millete dayalıdır" ideolojisine yöneldi. "Önce devlet" yerine, "Önce birey" söylemini benimsedi. Partinin genlerine işlemiş, "etnik temele dayalı milliyetçilik" anlayışını terk edip, "rafine milliyetçiliği" öne çıkaran politika geliştirdi.
Yeni rota Bunları yaparken, iç paradokslarından da arındı. Çünkü, seçim meydanlarında AB'ye üyeliği savunurken, "etnik kökene dayalı üniter devlet" yaratma politikasının çelişkisini fark etti. Bir yandan "özelleştirmeyi" savunurken, parti programında "devletçi modeli savunmanın" siyasi etiğe sığmadığını gördü. Parti tüzüğü ve programına aykırı olmasına rağmen, seçim meydanında dile getirdiği "yeni gerçekler söyleminin" yarattığı yüzde 18 oranındaki oy da MHP'deki değişime hız verdi. Devlet Bahçeli, bu dönüşümü, direksiyonu ani çevirip sert viraj almak yerine, daha yumuşak kavis çizerek gerçekleştirme yolunu seçti. Her zaman destek bulduğu klasik tabanını bir anda üzerinden savurup atmadı. Uyguladığı politikayla MHP'ye hiç oy vermemiş olanların da takdirini topladı. MHP'ye en sert muhalefeti yapanların bile, "Bahçeli, Türkiye için bir şanstır" övgüsüyle karşılaştı. Ancak, ideolojik temelden, kitle partisine dönüşümün kolay olmadığını da 2002 seçimlerinde gördü. Eleştirilere rağmen yılmadı; tabanın pek alışkın olduğu popüler siyasete yönelmedi. "Onların ne işi var" tepkilerine rağmen parti dışından kişilerin de MHP'ye katılımına olanak tanıdı. Etnik çatışmayı sokağa taşıyacak gelişmelere yol vermedi, frenleyici oldu. Kavgadan hep uzak durdu.
Özdağ tepkisinin nedeni Peki, bu hasletlerle yol alan Bahçeli, Ümit Özdağ'ın genel başkan adaylığına niçin bu kadar yüksek perdeden tepki gösterdi? Geçmişte kendisine rakip olanlar için teşkilatına "Onlara da benim kadar ihtimam gösterin" diyen Bahçeli, Özdağ'ın MHP üyesi olmasını neden içine sindiremedi? Bu iki soruyu dün MHP'nin etkin isimlerine yönelttim. Hepsinin de üzerinde birleştiği nokta şöyleydi: "Genel Başkan'ın tepkisi, Özdağ'ın kişiliğine değil, MHP'de yaratılmak istenene karşıdır. Bu sert duruşun mesajını Özdağ üzerinden verdi." Mesajın kapsamını da yine kendileri söyledi: "MHP sokak hareketlerinin partisi olmayı terk edeli uzun yıllar oldu. MHP'yi tekrar sokak hareketinin içine çekmeye, birilerinin maşası haline getirmeye kimsenin gücü yetmez. Bu kişilerin partide üyelik hakları dahi yoktur." Bahçeli'nin sert tepkisinin nedeninin özeti anlaşılıyordu: "MHP'yi altı yıldır oturtmak istediği yeni rotasından saptırma hareketlerine karşı gösterilen katı duruş..." Veya bir parti yöneticisinin söylemiyle: "MHP'deki sosyal ayıklama sürecinin sekteye uğratılamayacağının sert vurgusu..." Bugün tekrar genel başkan seçilmesi kesin olan Bahçeli, MHP'yi gelecek üç yıl içinde yeni rotasına tam oturtabilir mi? Yöneticilerinin dahi, parti programında yer alan, "AB'ye haysiyetli giriş" ve "medeniyetler ittifakı" söylemlerini reddettiği dikkate alınırsa, MHP'deki genetik direncin yakın süreçte kırılması da zor...
|