'Siyaset borsası allak bullak'
Bir süre önce seçim araştırmaları yapan bir arkadaşıma, "Siyasi durum ne?" diye sordum. Yeni bir çalışmanın içinde olduğunu söyleyen arkadaşım, kendi gözlemini anlattı: "Siyaset borsası allak bullak." Bu gözlemini de ağırlıkla DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın "Dağda silahla gezeceklerine, düz ovada siyaset yapsınlar" açıklamasına bağlıyordu. Ve sözü uzatmadan şöyle dedi: "Bu önemli bir çıkış. DYP'yi aşağı da çekebilir, çok yukarı da. Çünkü, dengeleri sarstı." Gerçekten de Türkiye'deki siyasi hayatı "borsa"ya benzetirsek, taşlar henüz yerine oturmuş değil. Tıpkı gerçek borsa İMKB gibi, siyaset borsası da her gelişmeden çabuk etkileniyor. Bir "derinliği" olmadığı için de çıkışlar da inişler de sert oluyor. Bir önceki seçimde yüzde 22 oy oranıyla iktidar olan DSP, bir bakıyorsunuz 3 Kasım seçimlerinde yüzde 1'le yerlerde sürünüyor. Ve daha yeni kurulan bir yıllık AK Parti yüzde 34 oyla iktidar olabiliyor. İMKB için söylenen klasik "ABD Merkez Bankası başkanı öksürse, bizim borsa nezle olur" sözü, bir anlamda "siyaset borsası" için de geçerli. Yaşadığımız şu son bir yıla bakın. Bir yıl önce, AB rüzgarını da arkasına alan AK Parti yüzde 40'larda dolaşırken, şimdi Başbakan Erdoğan'ın kendi açıklamasıyla yüzde 26'larda... Dahası "siyaset borsası"nı derinden etkileyecek parametreler de hızla değişiyor. AB ve ABD'yle ilişikler, Irak ve Kıbrıs'ta yeni bir gelişme, ekonomide küçük bir dalgalanma siyaset borsasını alt üst edebilir. İşte siyaset borsasının bu çabuk etkilenen yapısı, o borsanın içinde ve dışında yer alan siyasi partileri de umutlandırıyor. Ve borsada tavan yapmak için herkes yoğun bir çaba harcıyor. Bir çoğu da prim yapıyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, eski isimleri yeniden kazanmak ve "sağa açılmak" için harekete geçti. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, siyaset taşlarını yerinden oynatacak bir açılama imza atarak önemli bir çıkış yaptı. Ve siyaset borsasının en çok prim yapan ismi oldu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise "sessiz ve derinden" çıkışını sürdürüyor. Bugünkü kongre "merkeze yürüyüşü"n son noktası olacak. Bir süre önceye kadar, "siyaset borsası"nın ana oyuncuları arasında yer alan ancak son dönemlerde garip bir sessizlik yaşayan Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu'ya gelince... Yarattığı beklenti satın alındı ama yeni bir çıkışa ihtiyacı var. Kuşkusuz siyaset borsası bu kadarla sınırlı değil. Ekonomi diliyle anlatırsak, "Ulusal Pazar" dışında, "İkinci Ulusal Pazar", "Gözaltı Pazarı" ve "Yeni Şirketler Pazarı" da var. Siyasette de böyle... Bugün "ulusal siyaset" içinde yer almak isteyen ama dışarıda kalan onlarca parti, ekip ve kişi var. Alın siyasetin ikinci ulusal pazarını... Bu alanda SHP, SP, Genç Parti gibi partilerin arayışları sürüyor. Siyasetin "gözaltı" pazarında ise sayı çok değil. Ekonomi uzmanları, "Gözaltı Pazarı"nın özelliğini önce "Ulusal Pazar"da yer alıp sonra bir "hata" nedeniyle çıkarılmak olarak niteliyor. Tıpkı daha önce iktidar olan DSP, Meclisi dışı kalan Eski Başbakan Mesut Yılmaz gibi. Bugün DSP de, Mesut Yılmaz da ulusal siyaset içinde yer almak için yoğun çaba harcıyor. Gelelim "Yeni Şirketler Pazarı"na... Bu pazarın dikkat çekici özelliği "umut" vaat ediyor olması. Siyasette yeni düşünceler, yeni isim arayışını sürdürenler bu kategoride yer alıyor. Celal Doğan, İlhan Keseci, Mustafa Sarıgül, Mehmet Ali Bayar, Rıfat Hisarcıklıoğlu, DİSK'in 10 Aralık Platformu, Türkiye'nin mevcut siyasi anlayışlarla yürümeyeceğini yeni bir siyasi dilin yaratılması gerektiğini söylüyorlar. Asıl amaç "ulusal siyaset pazarı"nda yer almak. İşte tüm bu siyasi parti ve grupların arayışı, önümüzdeki bir yılda "Siyaset Borsası"nın bir hayli hareketli geçeceğini gösteriyor. Görünün o ki, ekonomideki gibi siyasette de bir pazardan diğerine geçiş hiç de zor değil. Bir siyasi çıkış, belki bir siyasi ittifak hiç umulmadık bir etki yaratabilir ve siyaset borsası alt üst olabilir. Hiç de şaşırtıcı olmaz.
|