Yalan rüzgârı
Aslında hiç bulaşmayı düşünmüyordum. Kenara çekilip izleyecektim. Ali Müfit Gürtuna'nın kıyameti kopartan kurmaylar listesinden bahsediyorum. Hani ismini verdiği herkes kendisini yalanladı ya... Sonra Gürtuna'nın bu sefer beni yalanlayan faksını aldım. Ne diyor? "Turkuaz Hareketi'nin kurmaylarını sayarken Mustafa Sarıgül'ün ismini verdik ama diğerleri kesin demedik." Siz çıkın bir röportajda partinizde yer alacak isimleri bir bir verin. O isimler sizi yalanlayınca suçu gazetecinin üzerine atın. Bravo yani! Neymiş, aslında sayın Gürtuna gönlünden geçen isimleri saymış da ben yanlış anlamışım. Ben de dünkü gazeteci, çömez muhabirim ya, duyduğumu anlamıyorum. 1- O isimleri röportajda yayınlandığı gibi Gürtuna'ya ben sormadım. Gürtuna, isimleri tek tek bana yazdırdıktan sonra, "Şimdi bunları ben söylemiş olursam yanlış olur, siz duymuş gibi sorun ben cevap vereyim" dedi. 2- Mustafa Sarıgül konusunda daha da uzun konuştuk. "Sarıgül'ün sizin liderliğinize girmeyi kabul ettiğini emin misiniz?" dediğimde aldığım cevap ilginçti: "Sarıgül, beni CHP'liler Şişli'den bile aday yapmazlar. Üstelik anladım ki parti genel başkanlığının yolu Büyükşehir Belediyesi'nden geçiyormuş" dedi. Bize büyük destek veriyor. Kesinlikle arkamızda..." 3- Gürtuna bir iki isimden sonra siyah çantasından bir defter çıkararak, yeni isimleri o defterden okudu. Gökhan Çapoğlu, Cem Kozlu isimlerine şaşırdığımı görünce "Başka isimler de var ama hâlâ görüşmelerimiz sürüyor o yüzden açıklamam doğru olmaz" dedi. Yani açıkladığı isimler onaylanan isimler! 4- Biz bu konuşmayı yaparken odada yalnız değildik. Bizden başka 3 kişi daha vardı. İstenirse isimleri açıklanabilir. Üstelik onlardan biri bana dönerek "Sayın Gürtuna bu isimleri ilk defa bir gazeteciye söylüyor. Kimler istedi vermedi. Vallahi çok şanslısınız" dedi. 5- Aslında Gürtuna bana başka bir isim daha verdi. Gazeteci Şükrü Kızılot'un da kendisiyle beraber hareket ettiğini söyledi ve ekledi. "Kızılot diyor ki 'İstersen hemen işimden ayrılıp yanına gelebilirim ama bence gazetede kalmam hareket için daha doğru olur." Gürtuna 'Ama bunu yazmayalım' diye rica ettiği için kendisine saygı gösterdim. Yani yazılacakla yazılmayacağın ayrımını yapabiliyorum. Ama bugün, üzüntüyle söylüyorum, Beni yalanlayan haber kaynağını korumak gibi bir derdim yok. 6- Gürtuna röportaj yayınlandığı gün beni arayıp teşekkür etti. Ortada yalanlama falan da yoktu. Hatta kendisiyle Sarıgül hakkında sohbet ettik. Şimdi soruyorum sayın Gürtuna, beni çok iyi tanırsınız, gazeteciliğimi, duruşumu bilirsiniz, bu saydıklarımın içinde yalan var mı? Bir radyo kanalına çıkıp hakkımda ileri geri konuşan Mustafa Sarıgül'e gelince... Sizin derdiniz gazeteciyle değil, sözlerin sahibi ile olmalıydı. Elmalarla armutları yine karıştırdınız. İşte bu yaklaşımlar yüzünden siyasetten nefret eder hale geldik.
|