Hizbullah da partileşiyor
Meclis'te dün üç partinin grup toplantısının odak noktasında "laiklik ve irtica" vardı. Adından söz etmedi ama, Başbakan Erdoğan, Bülent Ecevit'in cenazesinde atılan, "Türkiye laiktir, laik kalacak" sloganından duyduğu rahatsızlığı dün de partisinin grup toplantısında dile getirdi. "Yıllarca milletimi kavramlarla, kelimelerle meşgul ettiler. Bu kavramlar, kelimeler benim ülkemi büyütmedi" dedi. CHP lideri Deniz Baykal ise Erdoğan'ın sloganlardan duyduğu rahatsızlığa dikkat çekti. "Bizzat Başbakan'ın bu olay karşısında rahatsız olması asıl düşünülmesi gereken bir olayı ortaya koymalıdır" diyerek Erdoğan'a yüklendi. Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu da Erdoğan'ı, türban ve Kuran kursları konusunda eleştirdi. Dolayısıyla, "laiklik ve irtica" tartışması bir ay aradan sonra Meclis'in gündemine dün tekrar oturdu.
İlerleme var... Peki, laiklik karşıtı irtica tehlikesi hangi boyutta?.. Önceki gün bir konser sonrası, üst rütbeli komutanlardan biriyle sohbet ediyoruz. Bir ay önce Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bütün komuta kademesinin "irtica tehlikesi vardır" dediğini anımsatıp yukarıdaki soruyu yöneltiyorum. O gün yaptıkları açıklamalar sonrasında komuta kademesinin kamuoyunda yalnız bırakıldığını belirterek söze başlıyor. "Asker niye konuşuyor?" tepkileriyle karşılaştıklarını vurguluyor. "Bir de AB'den tepki aldık. Yetmedi, İlerleme Raporu'na bile girdi" deyip, biraz da sitem dolu bir tonda sözlerine devam ediyor: "Asker veya sivil söylemiş; AB irticayı bir tehlike olarak görmüyor mu?" AB Raporu'na tepkisini sürdürüyor: "Kaldı ki, komutanların askerleri öğrencilerine, hem de akademilerin eğitimöğretim yılı açılışındaki ilk derste, irtica tehlikesinden söz etmelerinde eleştirilecek ne var?" Bu tespitleri yaptıktan sonra sorumun yanıtına geliyor: "Evet irtica tehlikesi ülkede ciddi boyutta sürüyor. Hatta, bir ay önceki uyarılardan sonra hız kesmedi, aksine daha da arttı. Ülkenin, laik Cumhuriyet'in güvenliği ile ilgili birimlerin başında olanlar olarak tehlikenin olduğunu söylüyoruz, tepki görüyoruz..."
Güneydoğu'daki yükseliş Bu düşünce sadece askerde mi var? Hemen yanıtlayalım; hayır... Devletin konuyla ilgili diğer birimlerinde de benzer kaygılar söz konusu... Ancak bakış açıları askerden farklı... Onlara göre, son dönemde camideki cinayetle de gündeme tekrar gelen ve bazı isimler altında faaliyet gösterenler çok büyük tehlike taşımıyor. Asıl tehlike son yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yeniden baş gösteren ve büyük katılım da bulan Hizbullah tipi örgütlenme... Sadece Türkiye'de değil, benzer şekilde Kuzey Irak'ta da bu yapı her geçen gün "etnik kimliğe dayalı" etkinliğini artırıyor. Kürdistan İslami Partisi'nin son dönemdeki yükselişi de bunun bir göstergesi olarak sunuluyor. Türkiye içindeki örgütlenmeleri ise küçümsenecek boyutu çoktan aşmış... Hatta, son dönemde bu örgüte "Nurcular" olarak tanınan kesimden katılımların olmasına da dikkat çekiliyor. Örgütün çağrıda bulunduğu anda, bölgede on binlerce kişiyi bir araya toplama başarısı gösterdiği anımsatılıyor. İrticai örgütlenmenin, "etnik temele dayalı" gelişmesi de kaygının odağını oluşturuyor. Raporlarına göre örgüt siyasi parti kurma aşamasına da gelmiş; tüzükleri, programları, kimin nerede teşkilatı kuracağına kadar planları hazır... Ortadoğu'daki ile karıştırılmasın; yakın geçmişte Türkiye'de yaptığı eylemler ve mezarlarla anılan Hizbullah parti kuruyor.
|