|
|
|
Marmara'da "suni" deprem önerisi
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Atilla Uluğ, Marmara'daki deprem enerjisinin yapay yolla boşaltılabileceğini belirterek, 1999 depreminden sonra Bakanlar Kurulu'nun bu öneriyi tartıştığını söyledi.
Olası Marmara depremiyle ilgili tartışmalara da açıklık getiren Prof. Dr. Uluğ, deniz tabanının yapısı nedeniyle Marmara'da tek seferde büyük bir yırtılma olamayacağını açıkladı.
Uluğ, deprem konusunda yaptığı değerlendirmede Türkiye'de yöneticilerin depremi yeterince ciddiye almadığını, araştırmalara kaynak ayrılmadığı için yabancı araştırmacıların raporlarına tabi kalındığını ifade etti. Türkiye'nin deprem alanındaki birikimini önemseyen Uluğ, Marmara fay haritalarının ilk kez Türk araştırmacılar tarafından yayınlandığını söyledi.
"MARMARA'DA
SUNİ DEPREMİ ÖNERDİM"
Prof. Dr. Uluğ, 17 Ağustos'tan sonra Marmara Çınarcık çukurunda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin denetiminde büyük bir nükleer patlama yapılması önerisinde bulunduğunu açıkladı. Uluğ, şunları kaydetti:
"Bu nükleer patlamayla fayın takıldığı yeri açalım, suni bir deprem meydana getirelim dedim. Bu görüşüm çok benimsendi, Bakanlar Kurulu'nda konuşuldu. Böyle bir patlama yaparsak hakikaten fayda takılmış olan o enerjiyi boşaltabiliriz ama o zaman 7 veya 7,5 şiddetindeki deprem açığa çıkar. Bunu yaptığınız zaman insan kaybı olmayacak belki ama pek çok maddi hasar meydana gelecektir. 'Herkes devletten tazminat talep eder ve devlet bu tazminatın altından kalkamaz' dediler. Konuyu kapattık".
Uluğ, kopma noktasına yaklaşan fayı tespit ettiklerinde, yeraltındaki gözenek suyunun basıncı arttırarak ya da patlatma yoluyla deprem enerjisinin açığa çıkarılabildiğini kaydetti. Uluğ, "Bütün dünyada bu sistemler kullanılıyor. Mesela Amerika'da, eski petrol kuyularına yağ pompalanarak, yer kabuğu kaygan hale getirilip suni deprem yapılıyor" dedi.
"MARMARA DENİZİ'NDEKİ FAY BİR KEREDE KIRILAMAZ"
Marmara'nın ezilmiş, büzülmüş bir yapısı olduğunu ve yaşının 5-6 milyondan fazla olmadığını belirten Uluğ, "Marmara denizinin içerisinde kristalize sırtlar, yükseltiler, çukurluklar var." dedi. Uluğ, bu nedenle Jeologların dediği gibi tek bir yırtılmanın olamayacağını şu örnekle anlattı:
"Gazete kağıdını elinize alıp yırtabilirsiniz. Ama o gazete sayfasının 2-3 yerine bant yapıştırırsanız yırtamazsınız. Hersek burnundan başlayacak ve öbür taraftan Çanakkale'ye, Saros'a kadar gidecek yırtılmayı benim ölçülerim göstermiyor. Bizim ölçtüğümüz faylar bir yere kadar geliyor, takılıyor sonra tekrar yırtılıyor. Kuzey Anadolu fayı aslında öyledir."
Uluğ, İzmit depreminin ise dört depremle oluştuğunu belirterek, "Kuzeyin İzmit tarafı kırıldı, geldi Çınarcık Çukuru'nun oralarda bir yerde kaldı, durdu. Şu an Marmara'nın güneyinde, Hersek Burnu'nu geçiyor aslında, yani Yalova taraflarının orada bir yerde kaldı fay. Marmara Denizi'nin böyle tek seferde yırtılamayacak kadar enteresan bir yapısı var."
"MARMARA'DA TUSUNAMİ OLABİLİR"
Tusunami olabilmesi için deniz tabanında aniden bir dağ veya çukurluk oluşması gerektiğini kaydeden Uluğ, Marmara'da bin metreyi geçen çukurların olduğunu söyledi. Uluğ, şöyle devam etti:
"Onların yan tarafındaki bir toprak parçası heyelan yapabilir. Yani orada su eksilir, bir çukurluk olur, düştüğü yerde de suda yükselti olabilir. Denizaltı heyelanları da tusunami üretebilir."
"HÜKÜMETİMİZ İÇİN BİLİM DEĞİL IMF ÖNEMLİ"
Uluğ, Bayındırlık İskan Bakanlığı'nca ulusal deprem kapsamındaki bir projesinin kabul edildiğini, ödeneğinin de çıkarıldığını ancak IMF personel istihdamına onay vermediği için sorun yaşadıklarını anlattı. Uluğ şunları söyledi:
"IMF memuru, hazırladığımız 2007 bütçesini beğenmediği için Maliye Bakanlığımıza iade etmiş. 'Akla gelen bütün harcamaları durdurun' dendi. Bilgi, bilim, deprem falan hiç umurunda değil yetkililerimizin. Biz deprem gerçeğinden bahsediyoruz ama hükümetimiz için önemli olan IMF." Ege'de fayların çoğu deniz dibinde olduğu için Devlet Planlama Teşkilatı'ndan deniz dibine koymak için üç sismometre istediklerini belirten Uluğ, şöyle konuştu:
"Kabul edilmedi. Çünkü devletin bu konulara ayırdığı kaynak çok sınırlı. 2007 bütçesi açıklandı geçenlerde gazetelerde, biz de onu tartıştık aramızda. Milli Eğitimin de Sağlık Bakanlığı'nın da bütçesi çok az, hatta Sivil Savunmanın bile az. Üstüne basarak söylüyorum, biliyorsunuz üniversiteler yerine medreselerin, profesörler yerine ulemaların tercih edildiği bir ortamda öyle bilimsel tartışmaları bir yere kadar yapıyorsunuz."
ARAŞTIRMADA DIŞA BAĞIMILILIK
Deprem konusunda Türkiye'nin son derece bilgili olduğunu belirten Prof. Dr. Uluğ, deniz dibindeki araştırmaların yabancı gemiler tarafından yapılıyor olmasını Türkiye'nin dışa bağımlılık konusundaki isteği olarak yorumladı.
Uluğ, araştırmaları yabancı ülkelerin kendi gemileri ve kendi bilim adamlarıyla yapmak istediğini, Türkiye'de yasa gereği araştırmacılara eşdeğer ölçüde bilim adamlarının çalışmalara eşlik etmesi gerektiğini anlattı. Uluğ, "Yasa güzel ama uygulamada böyle olmuyor. Bu araştırmalara katılanlar zaten yeterli olmuyor. Asistanları falan gönderiyorlar, yabancılar da onları istediği gibi kandırıyor" dedi.
"Marmara'nın faylarını dünyada ilk defa 1995 yılında biz yayınladık. 1994 yılında İzmit Körfezi'ni ve faylarını yayınladık" diye konuşan Uluğ, Türkiye'de deprem araştırmalarına önem verilmeye başladığını belirtti. "Bu araştırmaları bizler de yapabilecek kapasitedeyiz elbette. O eşdeğerdeki raporları çıkarabilmek için sadece o teknolojiye sahip olmamız gerekir. Devlet Planlama Teşkilatı bunun önemini anladı. Türkiye'nin de böyle milli bir gemisi olmasına karar verildi"
"JAPONLAR BATILILARDAN EVLADIR"
Uluğ bir ihtimal olarak araştırmalarda elde edilen bilgilerin Türkiye'den saklanabileceğini savundu. "Bu araştırmalar sırasında sadece deniz dibindeki fay hatlarını değil, bizim yeraltı kaynaklarımızı da tespit ediyorlar. Bize fay haritalarını sunuyorlar" dedi. Uluğ, bir soru üzerine "Japonlarla çalışmak, milli açıdan da bilim açısından da hep daha yerinde bir karar olur diye düşündüm" diye konuştu.
"FAY BOYU DEPREM BÜYÜKLÜĞÜNÜ VERMEZ"
Prof. Dr. Uluğ, Marmara'da depremiyle ilgili tartışma konularından "kırık fay" meselesinin farklı yorumlanmasını şöyle açıkladı:
"Jeologlar, '70 km kırılırsa 6.5 fay kırılır, 60 km kırılırsa 5 fay kırılır' hesabı yapıyorlar. Böyle bir şey 10 parametreden biridir. Bir fay, boyu diyelim ki 30 km, öyle bir yırtılma yapar ki normal 70 km yırtan faydan çok daha fazla hasar yapar. Bazı yerlerde yırtılma yavaş olur, bazı yerlerde bütün fay zonu aniden yırtılır. Yırtılmanın bir sürü faktörleri vardır; bunları jeofizikçiler bilir. Onun için fay boyuyla deprem büyüklüğü tartışmasını ben sağlıklı bulmuyorum".
"ŞAŞAALI TATBİKATLAR YERİNE OKULLAR ONARILMALI"
Uluğ, deprem tatbikatları hakkındaki görüşlerini ise şöyle anlattı: "Tatbikatlar, depremi gündemde tutması açısından güzeldir ancak insanlar daha uzun soluklu ve daha düşük maliyetlerle bilgilendirilebilir. Tatbikatlarının yararını kabul etmekle birlikte, milyarlara mal olan bu şaşaalı tatbikatlar yerine o bütçeyle üç okulun daha güçlendirilmesini tercih ederim. Deprem hakkında yapılan bilgilendirmeler uzun soluklu ve kontrollü olmalıdır. Deprem ülkelerinde öncelikle fay hattına yakın olan binaları yıkıyorlar veya güçlendiriyorlar."
(ANKA)
|