|
|
|
|
|
|
|
Gül:Şantajlara boyun eğmeyeceğiz
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Kıbrıs Rum yönetiminin, Kıbrıs meselesini BM zemininden AB zeminine çekerek Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde tek taraflı tavizler elde etmeye çalıştığını belirterek, ''Buradan açıkça ifade ediyorum ki bu çıkmaz bir yoldur ve Türkiye bu tür şantajlara asla boyun eğmeyecektir'' dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Dışişleri Bakanlığının 2007 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı.
Konuşmasına 2007 mali yılı bütçesinin hayırlı ve uğurlu olmasını dileyerek başlayan Gül, Türkiye'nin komşularıyla olan ilişkilerini her alanda geliştirmesi konusuna özel önem verdiklerini söyledi.
''Geride
bıraktığımız 4 yıl içinde AB'ye tam üyelik hedefi doğrultusunda gerçekleştirilen reformlar, son 40 yılda yapılanlardan daha fazladır'' diyen Gül, Türkiye'nin küresel sorunlarla da yakından ilgilendiğini kaydetti.Gül, önemli bir donör ülke haline gelen Türkiye'nin 2005 yılında gerçekleştirdiği resmi kalkınma yardımlarının tutarının 600 milyon doları aşarak GSMH'nın binde 17'sine ulaştığını ifade ederek, ''Geçen yıl ülkemiz tarafından yapılan resmi ve özel kalkınma yardımlarının tutarı, 1 milyar dolara ulaşmıştır'' dedi.
16. BENEDİKT'İN ZİYARETİ
Papa 16. Benedikt'in yapacağı ziyaretin, Türkiye'nin kültürlerararası diyalog kapsamında üstlendiği sorumluluklar çerçevesinde önem taşıdığını ve bu ziyaretin başarılı geçeceğine inandığını dile getiren Gül, uluslararası gelişmelerin yönü ve niteliğinin, Türkiye'nin etkinlik ve görünürlülüğünün her geçen gün biraz daha arttığını söyledi.
Gül, bu çerçevede, Türkiye'nin 2009-2010 dönemi için BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylığı yönünde yoğun girişimlerinin sürdüğünü belirterek, ''45 yıldır temsil edilmediğimiz Güvenlik Konseyi üyeliğimiz, herkesten çok hakkımızdır'' diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Gül, Türkiye'nin son yıllardaki kaydettiği ekonomik ve yapısal gelişmeleri anlatarak, bu gelişmelerin, dış politika alanındaki hedefleri daha etkin bir şekilde takip etmelerine neden olduğunu vurguladı.
Gül, Türkiye'nin gücü ve uluslararası itibarının önemli boyutlarından birinin de Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu dile getirerek, ''Askeri birliklerimiz, uluslararası barışı ve güvenliği koruma ile insani yardım görevlerinde gerek profesyonel yetenekleriyle, gerek yerli halk ve yönetimlerle ilişkilerinde gösterdikleri başarıyla bize gurur veriyorlar. Halkımızın ve Yüce Meclisimizin desteğiyle bu ilkeli ve tutarlı dış politika çizgisini daha da ileri bir düzeye taşıyacağız'' diye konuştu.
AB İLE İLİŞKİLER
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilere de değinerek, tarama sürecinin belirlenen takvimde hiçbir gecikme yaşamadan başarıyla tamamlandığını söyledi.
AB müktesebatını oluşturan 35 fasıldan 33'ü üzerinde AB Komisyonuyla önce tanıtıcı, ardından da ayrıntılı olmak üzere toplam 66 tarama toplantısının yapıldığını ifade eden Gül, geriye kalan kurumlar ve ''diğer hususlar'' başlıklı iki faslın ise müzakerelerin son aşamasında ele alınacağını bildirdi.
''Hepimizin bildiği gibi bu kolay bir süreç değil'' diyen Gül, kendilerinin katılım sürecine bunu bilerek ve her zaman olduğu gibi Türkiye'nin çıkarlarını gözeterek devam ettiklerini kaydetti.
Gül, müzakere sürecinin süresi ve gidişatı hakkında kesin bir öngörüde bulunmanın doğru olmayacağını, bu noktada Türkiye'nin göstereceği performans ve AB kamuoylarının genişlemeye yönelik tepkilerinin yanı sıra bazı hükümetlerin birtakım gerekçelerle izlemekte oldukları katı tutumun önem taşıyacağını belirtti.
Hükümetin, AB'ye tam üyeliği, halkın en çağdaş standartlara kavuşturulması bakımından stratejik bir hedef olarak gördüğünü vurgulayan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Esas olan, Türkiye'nin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında en yüksek norm ve standartlara kavuşmasıdır. Henüz birkaç yıl öncesine kadar tabu olan birçok konu, bugün günlük hayatımızın parçası haline gelmiştir. Bu yöndeki çalışmalarımıza önümüzdeki dönemde de kararlılık içinde devam edeceğiz. Ancak bu kararlılığımız, Kıbrıs bağlantılı konularda hiçbir şekilde istismar edilmemize açık olmayacaktır. Bu süreçte halkımızın desteğine ihtiyaç duymaktayız. AB içindeki bazı kesimlerin söylem ve yaklaşımları dikkate alındığında, kamuoyumuzun zihninde AB konusunda soru işaretlerinin ortaya çıkmış olması, doğal karşılanabilir. Ancak bu tür sıkıntıların önceki genişleme süreçlerinde de yaşandığı hatırda tutmakta yarar var. Türkiye-AB ilişkilerinin, konjonktürel bazı sıkıntılar yüzünden rayından çıkartılamayacak kadar köklü, çok boyutlu ve stratejik öneme haiz olduğuna inanıyorum.''
KIBRIS SORUNU
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Kıbrıs sorununa da değinerek, bu yıl içinde AB konusuyla ilgili ya da ilgisiz olarak gündeme gelen bir başka konunun da Kıbrıs meselesi olduğunu söyledi.Kıbrıs'ta BM Genel Sekreterinin iyi niyet misyonu çerçevesinde kapsamlı ve adil bir çözüm yönünde gayretlerinin kararlılıkla sürdüğünü ifade eden Gül, şunları kaydetti:
''Kıbrıs'ta, siyasi eşitliliğe ve iki kesimliliğe dayanmayan hiçbir çözüm, netice vermeyecektir. Adadaki tüm kısıtlamaların eş zamanlı olarak kaldırılması hususunda hazırlanan ve 24 Ocak 2006 tarihinde kamuoyuna açıklanan eylem planımız, bu amaca yöneliktir. Biz bu belgede yer alan önerilerimizin, çözüme olumlu yönde katkıda bulunacağına ve bölgeye istikrar getireceğine inanıyoruz.Bununla birlikte Kıbrıs Rum Yönetimi, BM Genel Sekreteri'nin ve uluslararası toplumun çağrılarına rağmen Kıbrıslı Türklerle yetki paylaşımına dayanan bir çözüm modelini kabul etmeyeceğini söylem ve icraatlarıyla göstermektedir. Kıbrıs meselesini, BM zemininden AB zeminine çekmek suretiyle, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde tek taraflı tavizler elde etmeye çalıştığı açıkça ortadadır. Burada açıkça ifade ediyorum ki bu çıkmaz bir yoldur ve Türkiye bu tür şantajlara asla boyun eğmeyecektir.''
Bakan Gül, Fin dönem başkanının iyi niyetle yürüttüğü çabaları takdirle karşıladıklarını ve yapıcı tutumlarını muhafaza ettiklerini belirterek, hükümetlerinin, KKTC'nin tüm kurum ve kuruluşlarıyla güçlendirilmesi konusunda yaptığı çalışmaları anlattı.
Türkiye'nin KKTC'ye yaptığı yardım miktarının, yıllık ortalamasının 360 milyon dolara ulaştığını, ayrıca 3 yıl içinde bu rakamın 1 milyar 875 milyon dolara yükseleceğini ifade eden Gül, ''Türkiye, Kıbrıs'a ilişkin tarihi ve ahdi hak ve yükümlülüklerine sahip çıkmaya, Kıbrıs Türk halkının refah ve mutluluğu için üzerine düşeni yapmaya kararlıdır. Bundan da hiç kimsenin en ufak bir kuşkusu olmamalıdır'' diye konuştu.
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|