|
|
|
Büyük önder Atatürk anılıyor
Doğumunun 125. yıldönümünü de kutladığımız Büyük komutan, büyük devlet adamı, reformcu, cumhuriyetçi, halk adamı, Türk milletinin Ata'sı ebediyete intikal edeli tam 68 yıl oldu.Yarın 10 Kasım...
Yaşamını milletine adayan, bir imparatorluğun küllerinden ulus yaratan Atatürk'ün, yoğun tedaviye rağmen sağlık durumunun gittikçe bozulması üzerine hastalığıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı tarafından ilk resmi bildiri, 31 Mart 1938'de yayımlandı. Ata'nın sağlık durumu giderek kötüleşiyordu. 15 Eylül 1938'de vasiyetini hazırlattı. Sağlık durumuna ilişkin raporların yayımlanmasına, 16 Ekim 1938'de başlandı.
Ata'nın
hastalığının giderek ilerlediği Kasım ayının ilk günleri Dolmabahçe Sarayı'nın önü, Ulu Önder'in sağlık haberini almak için her gün demir kapının parmaklıklarına sarılan genç, yaşlı, kadın, erkek vatandaşlarla doluydu. ''Atatürk nasıl?...'' diye soruyor, O'nun sağlığı hakkında bilgi almadan evlerine dönemiyorlardı.
''SAAT KAÇ?''
8 Kasım Salı günü saat 18.30'da ikinci koma başladı. Bu sırada Atatürk gözlerini açıyor ve yavaşça soruyordu:
''Saat kaç?...''
Atatürk'e cevap verdiler. Sustu ve bir daha konuşmadı. Son sözleri bunlar olmuştu...
10 Kasım 1938 sabahı acı haber tüm yurda yayıldı. Caddelerde, sokaklarda, evlerde milli bir yas yaşanıyordu, herkesin yüreğine adeta bir ok saplanmıştı. Türk milleti zamansız ebediyete intikal eden Ata'sına ağlıyordu...
Bütün kuruluşlar bayraklarını yarıya çekerek mateme katılıyordu. Atatürk'ün ölüm haberi duyulur duyulmaz, gazetelerin telefonları aralıksız bir şekilde çalmaya başladı. İstanbul'da halk sokaklara dökülmüş, gazetelerin bulundukları yerlerin önüne toplanmıştı. Biraz sonra gazeteler ikinci baskılarında hükümet bildirisini yayınlıyorlardı.
BİR MİLLET AĞLIYOR
Atatürk'ün sonsuzluğa göçtüğü gün Cumhuriyet Hükümeti, milli yasın acısını her satırında ortaya koyan ve ulusun duygularını dile getiren resmi bir tebliğ yayımladı.
Anadolu Ajansı'nca duyurulan bu tebliğ, aynen şöyle:
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin resmi tebliğidir:
Müdavi ve müşavir tabiplerinin neşredilen son raporu Atatürk'ün dünyaya gözlerini kapadığını bildirmektedir.
Bu acı hadise ile Türk vatanı büyük yapıcısını, Türk milleti Ulu Şefini, insanlık büyük evladını kaybetti. Milletimize içimiz yanarak bu tarife sığmayan ziyanından dolayı en derin taziyelerimizi sunarız.
Kederlerimizin tesellisini ancak ve ancak onun büyük eserine bağlılıkta ve aziz vatanımızın hizmetinde ararız. Şurasını da her şeyden evvel beyan etmeliyiz ki, ölmez olan, O'nun büyük eseri Cumhuriyet Türkiye'sidir. Hükümetimiz, içinde bulunduğumuz bu mühim anda bugüne kadar olduğu gibi dikkatle vazife başındadır. Müesses olan nizamı ve vaziyeti idame hususunu, büyük Türk Milleti'nin hükümeti ile tek vücud olarak teyid ve temin edeceğine şüphe yoktur.
Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun 33'üncü maddesi mucibince, Büyük Millet Meclisi Reisi Abdulhalik Renda, Reisicumhur Vekaleti vazifesini deruhte etmiş ve ifaya başlamıştır.
''TÜRK MİLLETİNE GÜVENDİ''
Gene teşkilatı Esasiye Kanunu'nun 33'üncü maddesi mucibince, Büyük Millet Meclisi derhal yeni Reisicumhur intihab edecektir.
Türkiye'nin büyük makamına Teşkilatı Esasiye Kanunu'na göre geçecek zatın etrafında hükümeti ile şanlı ordusu ile ve bütün kuvveti ile Türk Milleti, sarsılmaz bir varlık olarak toplanacak ve yükselmesine devam edecektir.
Bugün ayrılığına ağladığımız Büyük Şefimiz Atatürk, her vakit Türk Milleti'ne güvendi. Eserlerini bu güvenle yaptı. İdamesi esbabını da istikmal ederek, güvenle büyük milletimize bıraktı. Ebedi Türk Milleti, onun eserlerini ebediyetle yaşatacaktır. Türk gençliği, onun kıymetli vediası olan Türkiye Cumhuriyeti'ni daima koruyacak ve onun izinde yürüyecektir. Kemal Atatürk, Türk'ün tarihinde ve gönlünde daima yaşayacaktır.''
Tarihe malolmuş saygın kişiliğiyle, insanlığın yetiştirdiği unutulmaz liderler arasındaki yerini alan Atatürk'ün ölümü yalnız Türk Ulusu'nu değil, tüm dünyayı derinden üzdü.
ATA GİDİYOR...
16 Kasım 1938'de Atatürk'ün naaşı Türk Bayrağının örttüğü bir katafalk üzerinde Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonuna konuldu.
Türk Milleti genç, yaşlı Atatürk'e son saygı görevini yapmak için Dolmabahçe'ye koştu. 19 Kasım 1938 Cumartesi sabahı Dolmabahçe Sarayı tören salonunda Prof. Şerafettin Yaltkaya cenaze namazını kıldırdı. Cenaze Alayı, İstanbul halkının gözyaşları arasında geçerek Gülhane Parkı'na geldi.
Atatürk'ün naaşı burada bir torpidoya alınarak ''Yavuz'' zırhlısına konuldu. İzmit'te özel bir trene nakledilen cenaze, yol boyunca Ata'larına son saygı görevi yapan vatandaşların yüreklerinde derin acılar bırakarak 20 Kasım 1938'de Ankara'ya getirildi.
Atatürk'e geçici kabir olarak ayrılan Etnografya Müzesi'ne götürülen naaş, mermer lahdin üzerine saygı ile yerleştirildi. Ata'nın naaşı, Anıtkabir yapılıncaya kadar 15 yıl bu geçici kabirde kaldı.
''EBEDİ ŞEF''
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşı 21 Kasım günü geçici istirahatgahı Etnografya Müzesi'ndeki katafalka yerleştirildi. Cenaze törenine tüm dünyadan özel temsilciler katıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi, ölümünden bir yıl sonra olağanüstü kurultayında, büyük kurucusunun ''Ebedi Şef'' olarak sonsuza dek yaşatılmasını kararlaştırdı.
ATA, SONSUZA DEK ANITKABİR'DE
Türk ulusunun Ulu Önderi Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşı, ebediyete intikalinin 15. yılında, 10 Kasım 1953'te, büyük bir törenle Anıtkabir'e defnedildi.
Eşsiz lider, komutan, devrimci, siyaset ve devlet adamı olarak tüm insanlık için esin kaynağı olan Atatürk, doğumunun 100. yılında Türkiye'de ve dünyada törenlerle anıldı. UNESCO'nun aynı yılı Atatürk Yılı olarak ilan etmesi Türk Ulusu için övünç kaynağı ve Yüce Önder'in saygın kişiliğine yakışan bir davranış oldu.
Sömürge halklarına, bağımsızlıklarını kazanmaları savaşımında yol gösteren, tüm İslam dünyasında ise laikliğin ilk kez başarıyla yaşama geçirilmesinde Türkiye'nin model olmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, eserleri ve düşünceleriyle, Türk Ulusu'nun ve başka ulusların geleceğine ışık tutmayı sürdürmektedir.
TÜRK ULUSU ATA'SINI UNUTMAYACAK
Doğumunun da 125. yıldönümü kutlanan Ata'nın ebediyete intikalinin üzerinden tam 68 yıl geçti. Ülkenin çok zor koşullar altında bulunduğu bir ortamda Mustafa Kemal'in yaktığı meşale, Türk ulusunun önünü aydınlatmaya devam ediyor. O'nun devrimleri gencecik milyonlarca vatan evladının yüreğinin tam ortasında ilk gün ateşlenen meşale gibi yanmaya devam ediyor. Türk ulusu Ata'sını unutmadı, dünya döndüğü sürece de asla unutmayacak...
(AA)
|